Yamaç; bir dağ veya tepenin düzlüğe doğru inen yan, yan, yakın, ön gibi gibi anlamlara gelir. İşte yamaç kelimesi ile ilgili cümleler.
– Yamacıma gel, sana önemli haberlerim var.
– Yamaçlarında keçiler otlayan kuru, yalçın, çatlak dağlar arasından geçiyorlardı. (R. H. Karay)
– Çobanın yamacına durdum; derdimizi anlatmaya koyuldum. (E. C. Güney)
– Merv suyuna bakan yamacında çok yaşlı, gövdesi kurtlanmış dut ağacına sırtını dayayıp oturdu. (M. N. Sepetçioğlu)
– Çocuk, babasının yamacına gelip durdu.
– İndiğimiz yamacın eteğinde küçük ve eski bir köy var. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Şu yamaç civarında dolaşırsanız sizi yolda rahatsız da edebilirler.
– Yamaçtan aşağıya doğru kaydık.
– Irmağın yamacına geçecek köprü yoktu.
– Ay ışığında düz yolda yürümek iyi ama dik yamaçlardan nasıl inecektik aşağıya? (A. Erhat)
– Boyu uzun Burla Hâtun oğlunun yamacına geldi. (Dede Korkut)
– Kız, hele beri gel yamacıma. (H. Taner)
– Dağın bu yamacında yağış yağmur şeklinde diğer yamacında kar var.
– Ali üç dakika içinde yamaçtan aşağı kayabildi.
– Bir de yamacına bakar ki ne baksın, şehzâde olacak pencerenin önünde ettiği işe gülüp duruyor. (E. C. Güney)
– Bu yamaç çok tehlikeli olduğu için araç geçişine izin vermiyorlar.
– Bir neş’eli hengâmede çepçevre yamaç / Hep aynı tahassüsle meyillenmiş ağaçlar. (Y. Kemal)