Sebep; bir şeyin olmasına yol açan şey, durum yâhut kimse, neden, bâis, âmil, bir şeyin yapılmasını gerektiren şey, gerekçe, bahâne, vesîle, bir amaca ulaşmak için kullanılan yada bir amaca ulaştıran şey, vâsıta gibi anlamlara gelir. İşte sebep kelimesi ile ilgili cümleler.
– Gene Şevkiye Hanımefendi’nin beyânına göre bunun gizli sebebini bilen az, bilmeyen çoktu. (S. Ayverdi)
– Hepsi ayrı ayrı sebeplerle bu trene binmiş bir yığın kadın, erkek, köylü, kasabalı halk. (A. H. Tanpınar)
– Bu sebeple sizi de görmüş oldum.
– Aynayı kırmamın hiçbir sebebi yoktur. (S. F. Abasıyanık)
– Bu oyunu tertip edenin ve bu olayın sebeplerinin peşindeyiz.
– Bana gösterdiği muhabbet sebepsiz değildi. (R.t N. Güntekin)
– İşte onun felâketi benim de belki felâketime sebep olacak. (R. H. Karay)
– Bu çamları sebepsiz dikmedim. (A. Hâşim)
– Bazı sebeplerin bertaraf edilmesi için hususi olarak çalışacağız.
– Bir aralık, ne sebep oldu bilmem, daha sıkı uğramaya başladım.” (M. Ş. Esendal)
– Bu garip neşenin sebebini anlamadım. (R. N. Güntekin)
– İçinde sebepsiz bir ferah vardı. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Oralarda fener ve lamba ancak böyle işlerde, mühim sebepler oldukça kullanılır. (R. H. Karay)
– Bu olayın sebepleri hepimizi alakadar ediyor.
– Bir fetih câmii yapmak dilemiş İslâm’a / Sebep olmuş bu eser yâd edilir bir nâma. (Y. Kemal)
– Her tarafı sebepsiz bir sarsıntı ile titriyor. (Ö. Seyfeddin)
– Ertesi gece de beni köşkte kalmaya mecbur eden bir sebep çıktı. (P. Safâ)
– Beyefendiye gücenmenize ben sebep oldum. (N. Kemal)
– Pes Muhammed’dir bu varlığa sebeb. (S. Çelebi)
– Yağmur sebebiyle gelmedi.