Müjde; sevinmeye yol açan, sevindirici haber, muştu, sevindirici bir haberi getirene verilen armağan, bahşiş, müjdelik, muştuluk, böyle bir haber verileceği zaman söylenen söz gibi anlamlara gelir. Müjdeci ise; müjde veren, iyi ve sevindirici haber getiren (kimse), muştucu, (isim tamlamasının ikinci öğesi olarak) haberci, bir fikir veya sanat akımını başlatan kimse yâhut eser, öncü demektir. İşte müjde kelimesi ile ilgili cümleler.
– Müjdeyi vermek için mutfağa, annesinin yanına heyecanla koştu.
– Müjdem var sana Nazmi, Nâzan yarın geliyor. (R. N. Güntekin)
– Abim askerden dönünce anneme ben müjdeyi verdim.
– Şehitlik müjdesidir. İkimiz de mutlaka şehit düşeceğiz. (Ö. Seyfeddin)
– Hayatımızda belki de çok nadir müjde almışızdır.
– Anasından para geldiği müjdesini ilkin ben verdim. (O. Kemal)
– Babama müjde götürmek için, eve gelmesini bekleyemedim.
– Bu kanat sesleri, bu hengâme / Kâh müjde olur kâh kara haber. (C. S. Tarancı)
– Bu müjdeye herkes çok sevinecek.
– Onun da her bilgi dalı gibi bir târihi, bir de târih öncesi var. Sosyolojinin kurucuları bilgi sosyolojisinin de müjdecileri… (C. Meriç)
– Müjde! Bir oğlunuz oldu.
– Nihâyet bahçedeki çardağın altına konmuş süslü bir sofra başında ona müjdeyi verdiler. (R. N. Güntekin)
– Sana bir müjdem var diyerek hızlıca odama girdi.
– Artık o seherlerde öten müjdeci kuşlar. (O. S. Orhon)
– Herifin hâline acıdığından avutmak için, “Efendi müjde! Ezan yaklaştı, müezzin minâreye çıkmış” demiş. (F. Reşat)
– Aldığı haberden sonra; müjde koşturmak için, hiç zaman kaybetmedi.