Sefahat; eğlence, aşırı derecede zevk ve eğlenceye düşkün olma, değer ölçülerini hiçe sayarak pervâsızca yapılan eğlence, akılsızca saçıp savurma, aşırı derecede israf etme gibi anlamlara gelir. İşte sefahat kelimesi ile ilgili cümleler.
– Gāyet sefih bir adam, son mâmeleki olarak elinde kalan bir arsayı da satıp akçesini sefâhat uğrunda yemeye başladı. (F. Reşat)
– Arkadaşlarım benden aşırı alınganlığım, saldırganlığım, iğrenç sefâhatim yüzünden bir bir uzaklaşıyorlardı. (S. Erol)
– Geliri, istese veyahut karakteri uygun olsa, değil rahat yaşamaya, sefahat hayatı sürmeye müsaitti. (H. E. Adıvar)
– Bir çiçek sefâhati içinde idik ki hayâlen Lâle Devri’ne kadar geriledim. (H. Varoğlu)
– Şehir câziptir. Fazla para kazandırır. Lâkin fazla para sarfettirir. Sefâhate, büyük şehirlerin kuytu köşelerindeki sefîl zevklere alıştırır. (B. Felek)
– Bir çiftin maceralarını anlatırken arka planda da Roma’nın o devirdeki zevk ve sefahat düşkünü insanlarının gündelik yaşamlarına ışık tutar.
– Bir memlekette zenginlik başlar da bir parça eğlence ve sefahat de başlamaz olur mu? (R. N. Güntekin)
– Ömrünü nefsâniyetin hoyratlığında ziyan etmez; sefahat ve rezâletlerle amel defterini kirletmez.
– Halkın sefâletiyle alay edercesine sefâhat düşkünü, iffet karşılığında makamlar, mesnetler kazanan (…) adamlar türemiştir. (K. Bilgegil)
– Prenses, lüks ve sefahat içerisinde yaşadı.