Enfal Suresi; Kur’an-ı Kerîm’in sekizinci sûresidir. Medine döneminde hicretin ikinci yılında Bedir savaşından sonra inmiştir. 75 âyettir. Sûre, adını ilk ayetteki “el-Enfâl” kelimesinden almıştır. “Enfâl”, harp, savaş ganimetleri demektir. Sûrede başlıca, savaş, özellikle Bedir savaşı sonrası elde edilen ganimetlerle, bunların kimlere ve nasıl pay edileceği konu edilmektedir.
Enfal suresi 63. ayet arapça yazılışı
وَاَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْۜ لَوْ اَنْفَقْتَ مَا فِي الْاَرْضِ جَم۪يعًا مَٓا اَلَّفْتَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ اَلَّفَ بَيْنَهُمْۜ اِنَّهُ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ
Enfal suresi 63. ayet okunuşu
Ve ellefe beyne kulûbihim, lev enfakte mâ fîl ardı cemîan mâ ellefte beyne kulûbihim ve lâkinnallâhe ellefe beynehum, innehu azîzun hakîm(hakîmun).
Enfal suresi 63. ayet anlamı
Diyanet İşleri (Yeni) Meali: 62,63. Eğer seni aldatmak isterlerse bilmiş ol ki sana yetecek Allah’tır. O, seni bizzat kendi yardımıyla ve mü’minlerle destekleyen ve onların kalplerini uzlaştırandır. Şayet yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın, sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat, Allah onların arasını uzlaştırdı. Şüphesiz O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali: Müminlerin kalplerini birbirlerine O ısındırdı. Yoksa yeryüzünde ne varsa sen hepsini harcasaydın yine de onların kalblerini (böylesine) ısındıramazdın. Lâkin Allah, kalplerini kaynaştırdı. Muhakkak ki, O azizdir, hakimdir.
Ömer Çelik Meali: Mü’minlerin gönüllerini ısındırıp birbirine bağlayan da O’dur. Öyle ki Rasûlüm, eğer sen yeryüzünde bulunan her şeyi bu maksatla harcasaydın yine de onların gönüllerini birleştiremezdin. Fakat Allah onları kardeş yaparak birbiriyle kaynaştırdı. Şüphesiz ki O, kudreti dâimâ üstün gelen, her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olandır.
Enfal suresi 63. ayet tefsiri
61. âyet-i kerîme, düşman taraf barışa meyil gösterdiği takdirde, müslümanların da bunu fırsat bilip derhal barışa yanaşmasını emreder. Ancak bunu yaparken “Acaba bir hile mi yapıyorlar?” diye korkmamak, cesaretli olmak gerekir. Yapılacak barışın müslümanlara bir zarar getirmemesi ve her iki tarafa da faydalı olması için de Allah’a tevekkül edilmelidir. Çünkü Allah, her şeyi işiten ve bilen olduğundan, takdirâta ona göre yön verecektir. Meselâ düşman taraf, barış isteklerini ortaya koydukları halde arkadan bir oyun çevirmeye kalkıştıkları takdirde, onlara karşı müslümanlara yetecek ve yardım edecek olan Allah’tır. Çünkü Allah, daha önce hainleri sevmediğini beyân etmişti. (bk. Enfâl 8/58) Allah’ın yardımına da kesin olarak inanmak ve güvenmek lazımdır. Zira O, Peygamberini daha önce de yardımıyla desteklemiş, melekleri imdadına göndermiş ve kalplerini iyice ısındırıp birbirine bağladığı mü’minlerle de O’nu teyid etmişti. Bu tecrübe edilen ve bilinen bir hakikatti. O halde Allah bundan böyle de Peygamberine ve mü’minlere yardıma devam edecektir. Her türlü hainlik karşısında onlara destek verecektir.
63. âyetteki, “Mü’minlerin gönüllerini ısındırıp birbirine bağlayan da O’dur” ifadesiyle, daha önceden aralarında yüzyıllardan beri süregelen düşmanlıklar bulunan çeşitli Arap kabilelerinin gönüllerini birbirine bağlayan ve güçlü bir topluluk oluşturacak şekilde onları kaynaştıran İslâm’ın lutuf ve nimetleri kastedilir. Allah’ın bu lütfu, özellikle Medineli Evs ve Hazreç kabileleri arasındaki kaynaşmada daha açık görülür. Bu iki kabile birbirlerine düşmandılar ve kanlı Bu‘as savaşı, bundan sadece iki sene önce meydana gelmişti. Asırlarca devam eden bu nevi köklü düşmanlıkların, Allah Resûlü (s.a.s.)’in yaşadığı dönemde İslâm toplumunun şâhit olduğu birlik ve beraberliğe dönüşmesi gerçekten büyük bir mûcizedir. Böyle bir hâdisenin hiç bir beşeri kuvvet ve imkânla başarılamayacağı açıktır. Dolayısıyla bunlar hep âyetin de beyân buyurdu gibi Allah Teâlâ’nın lütfu ile olmuştur; bundan sonra da ne başarılacaksa, yine O’nun lütfu ile başarılacaktır. Ancak Peygamber ve mü’minlerin de kendilerine düşen sorumluluğu yerine getirme vazifeleri vardır. (Ömer Çelik Tefsiri)