Rehber; yol gösteren, kılavuz, delil, turist ve ziyâretçilere refâkat eden, onlara gittikleri yerler hakkında bilgi vermeyi meslek edinmiş olan kimse, bir konu hakkında gerekli bilgilerin toplandığı kılavuz kitap gibi anlamlara gelir. Rehber tasavvufta, Tarîkata girmek isteyen tâlibi bu işe hazırlayan ve bilhassa Bektâşîler’de tarîkat hizmetlerinde ona yardımcı olan kıdemli derviş demektir. Rehber mecaz anlamı ise; bir kimseye, bir topluma tâkip edeceği fikrî yolda veya hareket tarzında önder olan kimse veya şey, birinin doğruyu bulmasına yardımcı olan, ona yol gösteren kimse ya da şey demektir. İşte rehber kelimesi ile ilgili cümleler.
– İnsanlığın bütün ulvî rehberleri gibi fikirleriyle bir kahramandır. (A. Hâşim)
– Rehberimiz gayret-i merdânedir. (N. Kemal)
– Rehber olmasa bu dağları geçemezdik.
– Ben bunları düşünürken rehberim eliyle bir büyük bina gösterdi. (R. H. Karay)
– Hasan, turist kafilesine rehberlik yapıyordu.
– Rehberim sille, tokat hatta asker süngüsü, bir hayli darbe yedikten sonra işini tamamladı. (N. F. Kısakürek)
– Bir insanın bir rehbere ihtiyaç duyması bilmediği yerlerde geçerlidir.
– Ahmet saraya kadar bana rehberlik yaptı.
– Rehbere göre bu, civardaki en iyi restorandı.
– Gönlüm bana rehber. (Y.K. Karaosmanoğlu)
– Zelîha bana rehberlik yapıyor. (R. H. Karay)
– Bize Rehberlik eden adam, en kısa sürede yola çıkmamız gerektiğini söyledi.
– Bu rehber kitap, yolculuğunda sana faydalı olabilir.
– Rehber olarak kimi seçtiniz?
– Samahçılar saftaki yerlerine gidip otururlar. Sıra “sakka suyu”na gelmiştir. Rehber “edep, erkân” der. Herkes diz üzeri gelir. (R. Fığlalı)
– Kimin rehberliğinde bu işi yapıyorsunuz?
– Mürşide varmağa tâlip olursan / İbtidâ insandan rehber isterler (P. S. Abdal)
– Telefon rehberim silindiği için numaran yok bende.