Tembel; çalışmaktan hoşlanmayan, çaba göstermeyen, gayretsiz, iş yapmak hususunda ağır davranan, iş yapmayı sevmeyen demektir. Tembel tıp dilinde ise, işlevini yerine getirmekte yavaşlık gösteren (organ) demektir. İşte tembel kelimesi ile ilgili cümleler.
– Halbuki oğlu hodgâm, azimsiz, müsrif, tembel… (Ö. Seyfeddin)
– Ama siz beni tembel alıştıracaksınız. (A. M. Efendi)
– Son zamanlarda tembellik yapıyorsun.
– Nûran rûhen tembeldi. (A. H. Tanpınar)
– Ahmet, benden bile daha tembeldir.
– Bürokratları arttıkça Roma (tıpkı daha sonraki Bizans ve İstanbul gibi) tembelleşti. (Ahmet Kabaklı)
– Tembel midesi yüzünden her şeyi yiyemiyor.
– Fakirlik değil tembellik ayıp.
– Tembeller ve işsizler daha çok yorulurlar. (A. Ş. Hisar)
– Göz hekimi, sağ gözünü tembel olarak niteliyordu.
– Neden cemiyet, devlet ferdin ihmallerinden, tembelliklerinden, beceriksizliklerinden (…) mesul olsun? (P. Safâ)
– Varlık onu tembelleştirdi.
– Galiba karaciğeri de tembel. (H. Taner)
– Yatağımın harâreti ümitten, aşktan ve tembellikten mürekkepmiş gibi vücûdumu çekiyor. (P. Safâ)
– Şu olacak ki ben gidip gelirsem seksen adım, siz gidip gelirseniz kırk adım sonra su içebileceksiniz… Tembele iş buyur, sana akıl öğretsin derler. (A. Râsim)
– Hasan, tembellik ettiği için işten kovuldu.