Mektep yada mekteb; herhangi bir derecede öğrenim görecek olanların toplu olarak devam ettikleri öğretim kurumu, bu öğretimin yapıldığı binâ, okul demektir. İşte mektep kelimesi ile ilgili cümleler.
– Mektep görmemiş bir amca vardı, sık sık elindeki kağıtlarda yazanları sorardı.
– Konuralp ile Geyikli Baba… Birini mektepte öğrenmiş, öbürünü (…) babamdan dinlemiştim. (A. H. Tanpınar)
– Mektep bir katlı, duvarları badanasız idi. (Ö. Seyfeddin)
– Henüz mektepten çıkmışım, yaşım tam yirmi bir. (C. S. Tarancı)
– Mektep yıllarında kalma hatıralarını bize anlatırdı.
– Atatürk’ün hemen herkesin gördüğü, mektep kitaplarına kadar geçmiş bir fotoğrafı vardır. (A. H. Tanpınar)
– Benim bir mektep arkadaşım vardı, adı Ahmet’ti. (N. Kemal)
– Mezarının da şimdiki Hal civârında yeni yapılan bir mektebin altında kaldığını öğrendim. (A. H. Tanpınar)
– Eski zamanlarda mektep görmemiş, şimdi okur yazar olmaya karar vermiş.
– Türkiye’de bedbinler, her şeyi siyah ve mübalağalı surette berbat görenler, mektepten çıkan eşek Marsıvandan çıkmaz, derler. (Ö. Seyfettin)
– Mithat Bey mektepte işleri olduğu için beni bir müddet yalnız bıraktı. (P. Safâ)
– Adam hayatında mektebe gitmemiş ama her şeyi biliyor.
– Kıra çıkarılmış bir tabur mektepli kız gibi seken şirin yavrularını gezdirir. (R. H. Karay)
– Güzel havada mektebi asamamış bir ilkokul öğrencisi somurtkanlığı ile kafileye katıldım. (H. Taner)
– Çünkü Türk köylüsünün ne millî ne de dînî irfânı, modern mektebin yaz boz tahtası hâline getirdiği hedefsiz tedrîsatla bozulmamıştır. (N. S. Banarlı)
– Mektep medrese görmüş adamsın, sana danışayım dedim.