Haber; olmuş veya olmakta bulunan bir şeye dâir orada olmayanlara erişen bilgi, ondan ona nakledilen söz, duyularla algılanıp nakledilen söz veya yazının içerdiği bilgi, İletişim veya yayın organlarıyla verilen bilgi gibi anlamlara gelir. Diğer bir ifade ile haber; geçmişte meydana gelen veya gelecekte vuku bulacak bir olayı bildiren söz, mahiyeti itibariyle doğru veya yanlış olma ihtimali bulunan söz demektir. Dini terim olarak haber; (Ulemâdan bir kısmına göre) Hz. Peygamber’den yâhut sahâbe ve tâbiinden rivâyet edilen hadis [Diğer bir kısmına göre ise sâdece Hz. Peygamber’in söz, fiil ve takrirlerine hadis, sahâbe ve tâbiininkine ise haber denir]. İşte haber kelimesi ile ilgili cümleler.
– Size özel olarak bir haber göndermek istiyorum.
– Dönüşünü haber alan annenle beybaban çok neşeliydiler. (A. Gündüz)
– Geleceğinizden geç vakit haberim oldu.
– Kalbim zaman zaman bu haberlerle burkulu, zihnim düşünceden dağınık, gözlerim dolu. (Y. Kemal)
– Ne yana gidiyoruz? Bundan benim haberim yok. (A. M. Efendi)
– Hani bana haber iletmiştin. Akşehir’den giderse gider, gitmezse ben bilirim ne yapacağımı diye… (B. Felek)
– Bize haber göndermeden bu işe neden başladınız.
– Ne haber getirdiniz? (A. M. Efendi)
– Kadınlar, paşanın evlenmiş olduğunu haber alınca ondan yüz çevirmişler. (H. E. Adıvar)
– Hekime bir hasta var diye haber gönderirken zaptiyeye de mâlûmat verir. (A. M. Efendi)
– Geldiğinden de haberim yoktu. (N. Kemal)
– Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz. (Hucurat, 6)
– Bu akşam gelecekmiş, uşağıyle haber göndermiş. (P. Safâ)
– Akşamdan haber ettiler. (B. Felek)
– …Size şu üç kişinin durumunu haber vereyim mi? Onlardan biri Allah’a sığındı, Allah da onu barındırdı. Diğeri (insanları rahatsız etmekten) utandı, Allah da ondan hayâ etti. Ötekine gelince, o (bu meclisten) yüz çevirdi, Allah da ondan yüz çevirdi. (Hadis-i Şerif)
– Eski dönemlerde dumanla haber gönderirlermiş.
– Bu haberi patlatacak olan gazete en az bir hafta gündemi belirlemiş olacak. (A. Ümit)
– Cümlesin ashâbına verdi haber. (S. Çelebi)
– Tokuşlar köyünden Haydar Ağa diye biri haber salmış. (B. Büyükarkın)
– Senin haberin yok dedi, beni biri istiyor. (P. Safâ)
– Kayıkları olmayanlar mahalledeki en alışık oldukları kira sandallarına haber gönderirler. (A. Ş. Hisar)
– Ara sıra kızından haber sorardım. (R. N. Güntekin)
– Kalbim zaman zaman bu haberlerle burkulu, zihnim düşünceden dağınık, gözlerim dolu. (Y. Kemal)
– Sizden haber almayalı bir seneden fazla oldu . (P. Safa)
– Bir haberin gönül inciteceğini biliyorsan sen sus, başkaları söylesin. (Ş. Sadi-i Şirazi)
– Hısım akrabâ, eş dost ve tekmil kapı halkı haberi bir hayli zaman ihtiyatla karşıladılar. (S. Ayverdi)
– Çırağın bir şeyden haberi yok. (M. Ş. Esendal)
– Sonra postahâneye gir, annene bir kart yaz ve burada bir ay kadar kalacağını haber ver. (P. Safâ)
– Bu haberi size kim iletti.
– Irak yerin haberini kervan getirir. (Kaşgarlı Mahmud)
– Park bekçileri, kapanma saatinin geldiğini çıngıraklar çalarak haber veriyorlar. (Y. Z. Ortaç)
– Sevdiklerim göçüp gidiyorlar birer birer / Ay geçmiyor ki almayayım gamlı bir haber. (Y. Kemal)