Belsoğukluğu ne demektir? Belsoğukluğunun belirtileri, Belsoğukluğu nedenleri Belsoğukluğu tedavisi Belsoğukluğu nedir hakkında bilgi
Belsoğukluğu; (Gonore), insanlarda cinsel ilişkiyle bulaşan ve penis ucundan akıntı gelmesiyle belirlenen hastalıktır. Belsoğukluğunun etkeni Neisseria gonorrhoese adlı bakteridir. 1879′da A. Neisser adlı araştırıcının gördüğü bakteri 1882′de Leistikow ve Löffler tarafından üretildi. Belsoğukluğu çok bulaşıcı, etkisi kısa zamanda ortaya çıkan bir hastalıktır. Çok eski dönemlerden bu yana bilinir. Eski Çinliler ve îbranilerin de bildikleri bir hastalıktır.
Nedenleri: Cinsel ilişkiyi izleyen 2-3 günlük kuluçka döneminden sonra hastalık ortaya çıkar. Önce sidikyolunun (urethra) ön kesimine bulaşır ve irinimsi bir akıntı görülür. Daha sonra bakteri, erkeğin epidimlerini (epidi-mit), prostatını (prostatit) da sarabilir. Littré ve Cowper bezlerinin kanallarında yerleşir. Kadınlarda etkenin yerleştiği yer Bartholin bezlerinin kanallarıdır. Sonuçta her iki cinste de konjunktivit, sistit ve stomatit oluşturabilir, bazen de artrit gelişir.
Belirtileri: Belsoğukluğu mikrobu kimi insanlarda yıllarca belirti vermeden kalabilir. Bu da hastalığın yayılmasında önemli bir etkendir. Gonokokların bulaşığı insanların ancak % 40′ından hastalığın belirtileriyle geliştiği saptanmıştır.
Genellikle belsoğukluğu cinsel ilişkiyle bulaşmakla birlikte, bilgisiz ve bozuk yaşama biçimi nedeniyle belsoğukluğu geçirmekte olan anne ve babanın çok küçük çocuklarına eşya yoluyla da bulaşabilir. Ayrıca gonokoklu bir kadının doğum sırasında çocuğuna da bulaşarak körlüğüne neden olabilir (oftalmia neonatorum). Çocuklarda aynı etkenle ortaya çıkan vulvovaginitis ise özellikle havlularla bulaşabilir ve hastane, yurt gibi insanların yoğun olarak bir arada bulundukları yeri sarması tehlikelidir. Cinsel ilişkiyle bulaşan ve akıntı oluşturan başka hastalıklar da söz konusu olduğu için belsoğukluğuyla (gonore) mücadelede ilk işlem bakterinin tanımlanmasıdır.
Tedavisi: Tanı için erkekte sidik yolunda, kadında hem sidik yolu hem dölyatağı ağzından akıntı alınır. Erkekten alınan akıntının bir cam üstüne yayılıp gerekli biçimde boyandıktan sonra mikroskopta incelenmesi, tanı için çoğunlukla yeterlidir. Kadında ise yetersizdir. Kesin tanı için her iki cinsten alınan örneğin de özel besi ortamlarına ekilip üremenin olup olmadığının saptanması gerekir. Üreyen bakteri gonore ise tedavi için antibiyotik duyarlık testi yapılmalıdır. Sülfamidler bulunmadan önce gonore tedavisi hemen hemen olanaksızdı. Daha önceki mücadele, cinsel organların antiseptik içeren eriyiklerle yıkanmasına dayanıyordu. Bu alanda kullanılan antiseptikler içinde en yaygın olanı “Condy sıvısı” adı verilen 1:8000 oranında seyreltilmiş potasyum permanganat eriyiğiydi. Sülfamidlerin 1935′te tedavi alanına girmesiyle başlangıçta büyük başarılar elde edildiyse de daha sonra bakterilerin direnç kazanması sonucu sülfamidlerin eskisi kadar etkinliği kalmadı. Bunun sonucu son yıllarda geliştirilen yeni antibiyotiklerle tedavide yeni başarılar elde edildi. Günümüzde 3. kuşak sefolosporinlerle bir tek dozla bile % 100′e yakın başarı elde edilir.