Kızamık nasıl bir hastalıktır? Kızamık hastalığının belirtileri? Kızamık hastalığının alınacak önlemler? Kızamık hastalığının tedavisi hakkında bilgi
Kızamık; Kızamık, nezle ateş ve kırmızı döküntü ile kendini belli eden, bulaşıcı hastalıktır. Senenin her ayında görülmekle beraber, en fazla yaygınlaştığı aylar kış ve ilkbahar aylarıdır. Yeni doğan bebekler 4-5 aylık oluncaya kadar kızamığa yakalanmazlar. Yetişkinlerin de bu hastalığa yakalandıkları, çok nadirdir. Hastalığın kuluçka devri, 10 – 11 gündür. Bundan sonra nezle devri başlar. Çocukta yüksek ateş, halsizlik, kuru öksürük iştahsızlık mevcuttur. Gözler sık sık sulanır ve ışığa bakamaz. Nadir de olsa bazen burun kanaması yapar. Ateş bir kaç gün 38 – 39 derecelerde dolaştıktan sonra 37° ye iner. Bundan sonra döküntü devresi gelir. Kızamık döküntülerinden önce beliren gripal halde, ateş düşürücü ilaçlar kullanıldığı takdirde çocuğun kızamığı dökmeyeceği şeklinde, halk arasında yerleşmiş olan fikir tamamen yanlıştır. Zaten döküntü ancak nezle halinin sonunda meydana gelir. Ateş düşürücü ilaçlar, kızamığın ateşine faydalı olmamaktadır. Fakat hastalığın yenilmesinde faydalı etkileri olduğu mutlaktır.
Nezle devrinin sonunda çocuğun ağız ve yanaklarında, kenarları sarımtırak lekeler belirir. Bunlar döküntünün 24 saat içinde başlayacağının delilidir. Kızamıkta lekeler kulak altı boyun ve alında başlayarak, bütün bir vücudu kısa bir zamanda sarar. Bu hal özellikle sırt ve yüzde bariz bir hal alır, ve çocuğun genel durumu iyice bozularak ateşi 40 dereceye kadar çıkar. Kuru öksürük şiddetlenir, burun iyice tıkanır. Bu hal 3 gün kadar devam ettikten sonra, ateş tedricen düşmeğe başlar. Döküntülerin rengi gitgide esmerleşir. Ve hafif bir pullanma göze çarpar. Öksürük yumuşar. Fakat iştahsızlığı daha bir müddet devam edebilir.
Bir çok hastalıklarda olduğu gibi kızamıkta da verem mikropları vücutta faaliyete geçer. Bunun için kızamık geçiren çocuklarda bir süre sonra hafif seyreden ateşler ve iştahsızlık müşahede edilecek olunursa ve özellikle lenf bezlerinde bir şişkinlik varsa, vakit geçirmeden bir doktora baş vurulmalıdır. Hastalık esnasında çocuğun beden ve çamaşır temizliğine itina etmelidir. (Üşütmemeğe dikkat edilerek).
Kızamıkta halk arasında sık sık kullanılan bir içe dökme tedbiri vardır. Genel olarak ilaç kullanıldığı takdirde döküntülerin dışarı çıkmayıp, iç uzavlar da meydana geleceği zannedilir ve bunun da çocuğu ölüme götüreceği fikri yaygın bir haldedir. Halbuki bu yanlıştır. Bilindiği gibi, kızamık döküntüsü damarların genişlemesi ile alakalı bir şeydir. Çocuk ne kadar sıhhatli ise damarları o nisbette genişler ve döküntüsü o nisbette çok olur. Zayıf çocuklarda ise, dolaşım sistemi bozuk olduğu için döküntü az olur. Bunların bünyeleri esasen dayanıklı olmadığı için, kızamık esnasında vücuda giren mikroplara karşı mukavemet az olur. Ve genel olarak zatürreye yakalanırlar. Hasta bünyeli bir yavrunun kızamıktan sonra bu tip ağır hastalığa yakalanması da kızamığın içe dökmesi olarak yorumlanır.
Aslında gerekli tedbirler alındığı takdirde hiç de korkulacak bir hastalık değildir. Yalnız hamile olanların hastalığa tutulması çocuğun beslenmesi ve gelişmesi halinde biraz üzücü neticeler yaratır. Bazı aileler nasıl olsa bunu da geçirecek diye, kızamık çıkaran büyük çocukların yanına iki yaşından küçük olan kardeşlerini de sokarlar. Bu gayet yanlış bir davranıştır. Küçük bebekler hızla geliştikleri için bu hastalığın yükünü kaldıramazlar. Arkasından yukarıda saydığımız durumlar başlayabilir. Kızamık aşısı hastalıktan korunmada büyük fayda sağlamaktadır.