Vücudun ateşinin çıkmasına sebep olan hastalıklar nelerdir? Vücut Ateşi Nedir? Ateş nasıl ölçülür, normal sınırları nedir? Ateş neden yükselir? Vücudda Ateş Belirtileri? Ateşin Olumsuz Yönleri Nelerdir? Ateş, hakkında bilgi
Ateş; vücut ısısının olağandan yüksek olmasıdır. Vücudun korunma amacıyla oluşturduğu tepki ve hastalıkların somut belirtilerinden biridir. Hemen hemen tüm memeli hayvanlar sıcak kanlıdır. Bunun nedeni kirli ve temiz kanın kalpte ve damarlarda birbirlerine karışmadan dolaşmasıdır. Bu nedenle vücutlarının ısısı normal koşullarda belirli sınırlar içinde seyreder (36-37,3 °C). Ancak hastalanan kimsenin vücut sıcaklığı artar ve yüksek bir düzeye ulaşır. Olağan seyri 36-37,3 °C olan vücut sıcaklığını hücrelerde besinlerin oksijenle yakılması sonucu ortaya çıkan ısı oluşturur. Buharlaşma, derinin dış ortamla teması, akciğerden nemin uzaklaşması, sindirim ve idrar çıkarma gibi olaylarsa ısı kaybına neden olurlar. Vücut ısısını ayarlayan en önemli sistem, dolaşım sistemiyse de bu işlevin denetim merkezi hipotalamustur. Vücut sıcaklığının herhangi bir nedenle normalin altına inmesine hipotermi, üstüne çıkmasına ise hipertermi adı verilir. Hiperterminin halk arasındaki adı ateştir.
Ateş doğrudan beyinle ilgili düzensizliklerle ilişkili olabildiği gibi ısı düzenleyen merkezlerin toksik maddelerle etkilenmesinden de kaynaklanabilir. Mikroplu hastalıklar, beyin urları, ısı çarpması ateşe neden olan etkenlerdir. Vücut ısısını artıran maddelere pirogen adı verilir. Hastalık durumlarında ateşi ortaya çıkaran etken, bakterilerin salgıladıkları pirogenler ya da vücut dokularının bozulmasıyla açığa çıkan pirpgenlerdir. Hipotalamustaki ayar noktası normalin üstünde bir düzeye çıktığında ısı korunması ve ısı yapımı mekanizmaları da içinde olmak üzere vücut ısısını artıran tüm mekanizmalar harekete geçer. Ayarın yükselmesinden birkaç saat sonra vücut ısısı da bu düzeye yaklaşır. Aşırı ateş yükselmesine neden olabilen öteki bir etken de vücudun çok su yitirmesidir (dehitrotasyon). Ateş yükselmesi, bir ölçüde terleme için yeterli sıvı olmamasına bağlıysa da soğuk bir ortamda da su kaybı ateş yapabilmektedir. Vücut ısısı yaklaşık 41 °C”yi aştığında birçok hücrenin parankiması çoğunlukla zarar görmeye başlar, bölgesel kanamalara rastlanır. Özellikle beynin zarar görmesi kuvvetli olasılıktır. Çünkü sinir hücreleri bir kez zarar gördüler mi bir daha yenilemezler. Vücut ısısı 43 °C” nin üzerine çıktığında hasta alkolle ovularak ya da buzlu suya konularak vücut ısısı hızla normal sınırlara getirilemezse hasta en fazla birkaç saat yaşayabilir.
Ateş büyüklerde ağızdan ve koltuk altından, çocuklarda ise sıklıkla anüsten ölçülmektedir. Termometrenin konulan bölgede 2-5 dakika kadar tutulması gerekir. Anüsten alınan ateş ölçümleri ötekilerinden genellikle yarım derece kadar daha yüksektir. Kısa süreli ateşler çoğunlukla kızamık, kabakulak, su çiçeği gibi virüslerin ve streptokok grubu bakterilerin oluşturduğu çocuk hastalıklarında görülür. Uzun sürmesine karşın önlenemeyen ateş yükselmelerine de rastlanır. Bazı kanser türleri bu tür uzun ateş yükselmelerine yol açabilirler. Lösemi, lenf, kemik, pankreas, karaciğer ve böbrek kanserlerinde bu tip ateş yükselmesine sık rastlanır.
Ateşin yükselmesine neden olan başka bir hastalık grubu da kollagen hastalıklardır. Romatizma kökenli artrit de ateşin yükselmesine neden olur. Bu hastalıkta eklemlerde şişkinlikler başlamadan aylar önce hafif bir ateş yükselmesi görülebilir. Verem, maltahumması, amiplidizanteri, şiştosoma, mantar hastalıkları da ilk belirti olarak ateş yükselmesi yaparlar. Ateşi yükselen hasta çok iyi beslenmeli, yüksek kalorili, sindirimi aksatmayan ve yeterince protein içeren yiyecekler seçilmeli; hastanın terlemesini ve idrara düzenli çıkabilmesini sağlamak amacıyla yeterli su ve benzeri sıvılar verilmelidir. Ayrıca hekim önerisine göre ateş düşürücüler de kullanılabilir.