Esaret; savaşta düşman eline düşme, esir olma, esirlik, tutsaklık, kölelik, boyunduruk gibi anlamlara gelir. Esaret mecaz anlamı ise; birinin veya bir durumun hükmü ve buyruğu altında bulunma, hakimiyet altında bulunma, boyunduruk altında olma, kölelik, kulluk, aşırı bağımlılık anlamlarına gelir. İşte esaret kelimesi ile ilgili cümleler.
– Hakîkatte 26 Ağustos sabahı Dumlupınar’da gürleyen toplar, iktisâdî ve siyâsî esâret altında yaşayan bütün şark milletleri için yeni bir devrin başladığını îlân ediyordu. (A. H. Tanpınar)
– Derler ki esâret denilen halka cihanda / Bir geçti mi hür boyna asırlar kıramazmış / Bir secde eden bir daha baş kaldıramazmış. (F. N. Çamlıbel)
– Şeyh Şamil, bir ay kadar sarayda misafir edildikten sonra, saygın tutsak olarak esaret yıllarını geçireceği Kaluga’ya gönderildi.
– Esaret zincirlerini kırarak hür ve müreffeh bir hayat yaşamaya azmedeceğiz.
– İlim ve teknik bugün insanı tabiatın esaretinden kurtaran çeşitli vasıtalar icat etmiştir. (M. Kaplan)
– Dört günlük esaret bitti.
– Bir millet için en kötü son esaret altında yaşamaktır.
– Muhârebe, esâret ve ganîmet kelimeleriyle icmal edilebilirdi. (C. Şahâbeddin)
– Mürettebat ülkeleri kurtulmaları için fidye ödemeyi kabul edene kadar esaret altında tutuluyordu.
– Esaret altında yaşamak bize ölüm gibi gelmektedir.
– Belki de esaret havasını dağıtmak için sızdırıldı bu konuşmalar.
– Esaretimin geri kalan müddetini bu ümitle geçirmeğe başladım. (A. Midhat)
– Hürriyet güzel, esâret çirkindir. (M. Kaplan)