Boğazına düğümlenmek deyiminin anlamı
* İnsanların sıkıntı ve daha çok üzüntülü zamanlarında ağlayacak gibi olmaları ve ağlayamamaları nedeni ile kötü olmaları yutkunma duyguları bile olmaması.
* Üzüntü ve sıkıntıdan boğazı tıkanarak yutkunamayacak duruma gelmek.
* Söylemek istediğini heyecan veya üzüntü yüzünden diyememek.
Düğüm noktası deyiminin anlamı
Bir meselenin sonuçlandırılması için çözülmesi, açıklığa kavuşturulması gereken en güç yanı.
Örnek: Biz işin daha düğüm noktasını tespit etmiş değiliz ki!
Düğüm üstüne düğüm vurmak deyiminin anlamı
Parasını cimrilik ederek saklamak.
Örnek: Yaşı yetmişe yaklaştı, hala düğüm üstüne düğüm vurmaya çalışıyor.
Örnek 2: Bazen düğüm üstüne düğüm vurmak gerektiğini düşünüyorum.
Örnek 3: Sen sıkıntıdayken, düğüm üstüne düğüm vurmak bize yakışmaz.
Düğüm atmak deyiminin anlamı
Düğümlemek.
Düğüm vurmak deyiminin anlamı
* Düğümlemek.
* Parasını pintilik ederek saklamak, biriktirmek.
Düğüm üstüne düğüm atmak deyiminin anlamı
Parasını cimrilik ederek saklamak.
Örnek: Yaşı yetmişe yaklaştı, hala düğüm üstüne düğüm atmaya çalışıyor.
Örnek 2: Bazen düğüm üstüne düğüm atmak gerektiğini düşünüyorum.
Örnek 3: Sen sıkıntıdayken, düğüm üstüne düğüm atmak bize yakışmaz.
Düğüm düğüm olmak deyiminin anlamı
* Çok karışık bir duruma gelmek.
* Birbirine geçmek.
* İçinden çıkılmaz bir durum almak.
Örnek: Bölgedeki insanların hayatı düğüm düğüm olmuş.
Örnek 2: Bilgisayarın kabloları düğüm düğüm olmuş.
Örnek 3: Düğüm düğüm olan bu olayı babamdan başkası çözemez.
Düğümünü çözmek deyiminin anlamı
Anlaşılmaz bir şeyi anlaşılır duruma getirmek.
Düğüm düğüm düğümlenmek deyiminin anlamı
* Çok karışık bir duruma gelmek.
* Birbirine geçmek.
* İçinden çıkılmaz bir durum almak.
Örnek: Bölgedeki insanların hayatı düğüm düğüm düğümlenmiş.
Örnek 2: Bilgisayarın kabloları düğüm düğüm düğümlenmiş.
Örnek 3: Düğüm düğüm düğümlenen bu olayı babamdan başkası çözemez.