Muhafaza; saklama, olduğu gibi kalmasını sağlama, koruma, koruyup gözetme; korunma, yürürlükte kalmasını sağlama, terketmeme gibi anlamlara gelir. İşte muhafaza kelimesi ile ilgili cümleler.
– Bu paraları yarın sabaha kadar, sıkı muhafaza altına almalıyız.
– Bu îtibarla bütün hâtıraların tam muhâfazası imkânsızdır. (A. H. Tanpınar)
– Boğaz her noktasında letâfet-i tabîiyyesini muhâfaza etmiştir. (N. Nâzım)
– On sene evvelki külhanbeyi modasını o, tek başına hâlâ muhafaza ediyordu. (Ö. Seyfettin)
– Muhâfaza-i mevcûdiyyet gibi bir sebeb-i mücbir olmasaydı biz muhârebe-i hâzıraya karışır mı idik? (C. Şahâbeddin)
– Beyaz ve ince bir toz bulutunu arkasında bırakarak ilerleyen araba hep aynı sürati muhafaza ediyor ve onun bu çılgınca koşusu etrafın ağır kımıldanışları ve fısıltıya benzeyen sesleri ile tezat teşkil ediyordu.
– Ahdini muhâfaza etmekteki bu inâdı ne kıymetli bir hasletti. (Ö. Seyfeddin)
– Yazın et çok çabuk bozulur; dolapta muhafaza etmelisin.
– Burası, bütün o zincirli kapıların muhâfaza ettiği bir Cenup Afrikalı çehresi gibi karanlık bir taş binânın en üst katıdır. (B. Fâik)
– Kaymakamm evi eski sessizliğini muhafaza ediyordu.
– Ve sonuna kadar da kardeşlerinin haklarını ödemiş, hâmî ağabey tavrını muhâfaza etmiştir. (S. Ayverdi)
– Eti uzun süre muhafaza etmek isterseniz, dondurun.
– Zavallı Çin ahâlisinin sıhhat ve âfiyetini, neslinin istikbâlini muhâfaza için afyonu menedince birden kuduruyorlar. (Ö. Seyfeddin)
– Zamanımızda kıymetli şeylerin muhafazası güçleşti. (B. Felek)
– Yapmasını çok iyi bilen ve seven şark muhâfaza etmesini bilmez. (A. H. Tanpınar)
– Bazı canlı türlerini, muhafaza altına almak zorunluluk.