Yüreği dayanmamak deyiminin anlamı
* Dayanamayacak kadar üzülmek.
* Bir şeyi merhametinden dolayı yapamamak.
* Çok acı duymak, acısına katlanamamak.
* İçinde katlanılmaz bir acı duyumsamak.
Örnek: Ailesinin son ferdini de kaybedince yüreği dayanmadı ihtiyar kadının, yatağa düştü.
Örnek 2: Kediyi öylece soğukta görünce yüreği dayanmadı hemen içeri aldı.
Yumurta kapıya dayanmak deyiminin anlamı
* Bir şeyin yapılabileceği son zamana gelmek ya da bu zamana çok az kalmak.
* Yapılması gereken bir iş için zaman daralmış olmak, iş çok sıkışık zamana rastlamak.
* Çok sıkışık zor bir duruma gelmek.
* Aklı başına sonradan gelmek.
Örnek: Sen hep işleri yumurta kapıya gelence mi yaparsın?
Can dayanmamak deyiminin anlamı
* Kötü bir durum karşısında bütün metanet ve dayanıklılığı kaybetmek, yaşama devam edilemeyecekmiş gibi gelmek.
* Bir acı, üzüntü, sıkıntı ve istek karşısında direnme gücü kalmamak; dayanıklılığı yitirmek.
Örnek: Yıllarca uğraşıp didinip yaptığı ev bir anda kül oldu, buna can mı dayanırdı?
Örnek 2: Yıllarca aynı yastığa baş koyduğu kocasının haline can mı dayanırdı?
Bıçak kemiğe dayanmak anlamı
* Sabrı taşmak, dayanacak noktayı geçmek.
* Çekilen sıkıntı artık katlanamayacak bir hâl almak.
* Kişinin yada varlığın artık yolun sonuna gelmesi başka bir seçeneğinin kalmaması.
Örnek: Bıçak kemiğe dayandı, artık bu yerde duramam.
Örnek 2: Bıçak kemiğe dayandı mı başkaldırır, canını sakınmaz, hakkını ister. (A. Ağaoğlu)