Giotto di Bondone; 1267 yılında Floransa yakınlarında dünyaya gelmiş, Rönesans’tan önce yaşamış en büyük İtalyan ressamlarından biridir. Giotto aynı zamanda mimar ve heykeltıraştı.
Ortaçağ Avrupa’sının büyük İtalyan ressamı Giotto di Bondone‘nin gençlik yıllarına ilişkin çok az bilgi vardır. Meslek yaşamının ilk yıllarında Roma’da ressam Cimabue’nin öğrencisi olduğu düşünülür. Giotto’nun Hz İsa’nın Aziz Petrus’u dalgalardan kurtarışını gösteren İsa’nın Suda Yürüyüşü adlı mozaik çalışmaları ve Vatikan Müzesi’nde bulunan bir altar panosu 1300’den önceki döneme aittir. Roma bu dönemde, kilisenin sanatçılara sağladığı destekten dolayı, önemli bir sanat merkezi olmuştu. Kentte bulunan ilk Hıristiyanlar’a ait freskler de ayrı bir esin kaynağıydı.
Aziz Francesco’nun Assisi’de kurduğu manastırın bazı fresklerini ressam Cimabue yapmıştı. Uzun bir süre bu manastırdaki Aziz Francesco Efsanesi freskini Giotto’nun yaptığı sanıldıysa da, günümüz sanat tarihçilerinin çoğu bu freski onun yapmadığı görüşündedir.
Öte yandan, Padova’daki Arena Şapeli’nde bulunan ve öyküsel bir sıra izleyen 38 freski Giotto’nun yaptığı konusunda görüş birliğine varılmıştır. Giotto ayrıca Floransa ve Napoli’de de resim çalışmaları yapmıştır. Napoli’de kaldığı sürede yaptığı resimler günümüze ulaşmamış olsa da, oradaki sanatçıların resim tekniğini derinden etkilemiştir.
1309 yılında papanın Avignon’a sürülmesiyle birlikte, Roma’nın sanatsal önemi azaldı. Sanatçıların yeni sığınağı Floransa oldu. Burada, Bardi ve Peruzzi gibi dünyaca tanınmış banker aileleri sanatçılara çeşitli siparişler vermeye başladılar. 1334 yılında Giotto Floransa’ya döndükten sonra Floransa Katedrali’nin çan kulesini yapmaya başladı. Yaşamının geri kalan yıllarını dolduran bu çalışmada bütün mimari ustalığını sergiledi. Ölümünden iki yıl önce, Giotto’ya kent mimarı sanı verildi. Katedraldeki öteki yapıtlarının günümüze kadar ulaşamamasına karşın kırmızı, siyah ve beyaz mermerle kaplı, 83 metre yüksekliğindeki görkemli kule bugün hâlâ ayaktadır.
Giotto’nun freskleri melekler, azizler ve çocuklarla bezelidir. Fresklerinde canlandırmak istediği öyküyü anlatabilmek ve hangisinin daha önemli olduğunu vurgulamak için figürlerin resim içinde düzenlenmesine büyük önem vermiştir. Yapıtlarında Hıristiyanlık’la ilgili konulara ağırlık vermesi, güçlü dinsel duyguları yansıtmadaki başarısı ve sağlam kompozisyon anlayışı Giotto’nun kilise için çalışmış en büyük sanatçılardan biri olmasına neden olmuştur.
Uffizi Galerisi’nde bulunan büyük Azizler Yortusu Madonnası (yaklaşık 1307) ise hiçbir imza taşımamasına karşın Giotto’ya özgü nitelikleri dolayısıyla ona mal edilir. Bu yapıt Cimabue’nin üslubunu da andırmakla birlikte, çağına göre çok daha doğal ve gerçekçidir. Giotto’nun olduğu sanılan yedi panoluk İsa’nın Yaşamı dizisi Boston, Floransa, Londra, Münih ve New York müzelerine dağılmış durumdadır. Giotto’nun resimlerinin belirlenememesinin nedeni, yapıtlarının çoğunu imzalamamış olmasıdır. İmzalı resimlerinin çoğunu ise yardımcılarının yaptığı sanılmaktadır.
Giotto’nun eserleri Avrupa ressamları için yeni bir ilham kaynağı olmuştu. Özellikle dini tablolarda, his cephesine fazla önem veren Giotto, bu şekilde yeni bir çığır açmış oluyordu. Giotto’nun kıymeti yaşadığı devirde anlaşılmış, sanatçı çok rahat bir hayat sürmüştür. Öldüğü zaman da büyük bir törenle gömüldü.