Tuzla buz olmak deyiminin anlamı
* Paramparça olmak.
* Kırılıp parçalanmak, çok küçük parçalara ayrılmak.
Örnek: Masadan düşen vazo tuzla buz oldu.
Örnek 2: Küçük votka kadehleri, mermi ıslıklarıyla aynalara çarpıp tuzla buz oluyorlar. (A. İlhan)
Tuz biber ekmek deyiminin anlamı
* Olumsuz bir olayın şiddetini arttıracak bir davranışta bulunmak.
* Bir üzüntünün acısını, bir kusurun ağırlığını daha da artırmak.
* Bir yemeğe tuz ya da biber dökmek.
Örnek: İyi yaptın sanki, o günleri hatırlatarak tuz biber ektin kadının yüreğine.
Tuzluya mal olmak deyiminin anlamı
Çok para vererek satın almak, çok pahalı gelmek, masraflı olmak.
Örnek: Arabayı tamir ettirdik, ama tuzluya mal oldu.
Örnek 2: Hep beraber tatile gidelim dedik, ama bize tuzluya mal oldu.
Örnek 3: Tuzluya mal olmayacaksa biz de bir hafta tatil yaparız.
Örnek 4: Trafik kurallarına uyun, yoksa cezası tuzluya mal olabilir.
Tuzlayayım da kokma deyiminin anlamı
* Kendisini çok savunan ve haklı çıkarmaya çalışanlara söylenir.
* Bilip bilmeden konuşanlar, yüksekten atanlar, düşüncesinde aldananlar için küçümseme sözü olarak kullanılır.
Tuzu kuru deyiminin anlamı
* Bir sıkıntısı, riski olmayan ve rahat kimse.
* Hiçbir derdi, sıkıntısı olmayan; kazancı yerinde olduğu için kaygılanmayan.
* İşi, kazancı yolunda olan, kaygılanacak bir durumu olmayan, kötü bir durumdan herhangi bir zarar görmeyecek durumda olan kimse.
Örnek: Sana göre hava hoş, gülersin, oynarsın, tuzun kuru nasıl olsa.
Örnek 2: Sonra, tuzu kuru insanlar değişiklik arar, egzotik tatlara da bayılırlar. (A. Ağaoğlu)
Tuzluya oturmak deyiminin anlamı
Çok para vererek satın almak, çok pahalı gelmek, masraflı olmak.
Örnek: Arabayı tamir ettirdim, ama bana tuzluya oturdu.
Örnek 2: Hep beraber tatile gidelim dedik, ama bize tuzluya oturdu.
Örnek 3: Tuzluya oturmayacaksa biz de bir hafta tatil yaparız.
Örnek 4: Trafik kurallarına uyun, yoksa cezası tuzluya oturabilir.
Tadı tuzu kalmamak deyiminin anlamı
* Herhangi bir zevk ve keyfi kalmamak.
* Yemeğin lezzeti gitmek, tatsızlaşmak.
* Bir kimsenin, bir yerin, bir şeyin eski güzel, hoş, imrenilir durumu kalmamak, tatsızlaşmak.
* Eski zevk veren yanı kalmamak, yavanlaşmak, güzel ve çekici durumu ortadan kalkmak.
Örnek: İşlerimizin artık tadı tuzu kalmadı.
Örnek 2: Buradan itibaren anladım ki memleketin hiç tadı tuzu kalmamış. (Y. K. Karaosmanoğlu)
Tuzluya patlamak deyiminin anlamı
Çok para vererek satın almak, çok pahalı gelmek, masraflı olmak.
Örnek: Arabayı tamir ettirdim, ama bana tuzluya patladı.”
Örnek 2: Hep beraber tatile gidelim dedik, ama bize tuzluya patladı.
Örnek 3: Tuzluya patlamayacaksa biz de bir hafta tatil yaparız.
Örnek 4: Trafik kurallarına uyun, yoksa cezası tuzluya patlayabilir.
Ne tadı var ne tuzu deyiminin anlamı
* Keyif ve zevk vermeyen kimseler veya aktiviteler için kullanılır.
* Hoşa gidecek, zevk alınacak, beğenilecek bir şey değil.
Örnek: Ne tadı var ne tuzu yaptığım işin.
Örnek 2: Bugün hava çok kasvetli, gün geçmiyor, ne tadı var ne tuzu.
Çorbada tuzu bulunmak deyiminin anlamı
* Bir iş veya görevde az da olsa emeği bulunmak.
* Emeği geçmiş olmak.
* Yapılan bir iş ya da hizmette az da olsa çabası, emeği bulunmak.
* Bir işin gerçekleşmesinde az da olsa bir katkısı olmak.
* Bir kişinin süren bir işe yardım etmek istediği zaman söylediği bir deyimdir.
Örnek: Haydi durmayın, çorbada sizin de tuzunuz bulunsun!
Örnek 2: Senin de çorbada tuzun bulunsun, dedi nineciğim.
Örnek 3: Benim de çorbada tuzum bulunsun istedim.