Bereket; Allah’tan gelen hayrın bir nesnede görünmesi ve devam etmesi, artıp çoğalması, Tanrı ihsânı, nîmet, bolluk, yağmur, feyiz, uğurlu olma, kutluluk, saâdet, mübâreklik, hamd olsun ki, Allah’a şükürler olsun ki, neyse ki, iyi ki gibi anlamlara gelir. İşte bereket kelimesi ile ilgili cümleler.
– Bereket versin, yine bekleriz.
– Bereket versin ki padişahın cellatları kapıya dayanmadılar. (İ. O. Anar)
– Yağmur başladı, bereket versin şemsiye almıştım, yoksa ıslanacaktım.
– Bereket kapıcı ile ahbap çıktık. (F. Celâl)
– Bereket versin ki ona bir şey olmamış.
– Bereket hükûmet konağı uzak değildi. (R. H. Karay)
– Buğdayın beti bereketi kalmadı, yıl ortasında bitiverdi.
– Bereket versin beyim. (Y. Z. Ortaç)
– Duânızın bereketiyle muvaffak olduk.
– Bereket versin ki üç ay sonra beni Kudüs’e tâyin ettiler. (R. N. Güntekin)
– Yanımıza geldiği günden beri, evin beti bereketi kalmadı.
– Misâfir ayağının bereketiyle gelir.
– Bereket her gün böyle değilsiniz. (B. Felek)
– Bereketli işlerin peşinde koşmak her zaman önemlidir.
– Aldığınız maaşın beti bereketi kalmadı.
– Hükümdarlar uğrağı, cihangirler geçidi, bereketler diyârı imiş. (R. H. Karay)
– Bereket olmasa biz yanmışız.
– Bereket, o sıralarda henüz bu sözü bilmiyordum. (E. Bener)
– Marketler çoğalınca, bakkalların beti bereketi kalmadı.
– Emri vech üzre yer eyler gece gündüz hareket / Değişir tâzelenir mevsim-i feyz ü bereket. (Şinâsî)
– Bolluk bereket köylerden hiç eksik olmuyor.
– Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar.
– Bereket versin, gece bu kır yolu tenha idi. (H. R. Gürpınar)
– Ekinler, yağan bereketle gürleşti.
– Kesenize bereket dedikten sonra sofradan kalktı.
– Bereket versin ki genç boksör, dayağa ezelden idmanlıydı. (R. N. Güntekin)
– Bereket yoksa bu sene tarlalar da boş demektir.
– Bereket ki sıcak iklimli memleketlerde, Akdeniz kıyılarında dolaşıyordu. (R. H. Karay)
– Misafirler erken geldi, ama bereket versin ki ben zaten yemek yapmayı bitirmiştim.
– Unun bereketi çokmuş.
– Çocuk gönlüm kaygılardan azade / Yüzlerde nur, ekinlerde bereket. (O. V. Kanık)
– Bir işte önemli olan o işin iyi niyetle yapılması sonra bereket gelir.
– Kalmadı ümîdin soluk ve cılız ışığında bereket. (C. S. Tarancı)
– Onda hısım akraba sürüsüne bereket!
– Kimi köylüde çocuk sürüsüne bereket.