Uyuz; uyuz böceğinin üst derinin altına girerek yaptığı kaşındırıcı yada bulaşıcı bir deri hastalığı, bu hastalığa tutulmuş olan, bitkilerin dış dokularında sivilcemsi kabarcıklar şeklinde görülen hastalık demektir. Uyuz mecaz anlamı ise; canlı olmayan, uyuşuk, pısırık, miskin, düşük nitelikli, değersiz mal, hoşlanılmayan, sevimsiz kimse gibi anlamlara gelir. İşte uyuz kelimesi ile ilgili cümleler.
– Şu hareketlerin beni uyuz etti.
– Bu uyuz, can acısından bağıracaktı, ağzı açıldı; ama sesi çıkmadı. (M. Ş. Esendal)
– Bizimki de uyuz olacak. Belki sirâyet eder. (B. Felek)
– Doğru dürüst film izleyemedik, reklamlar uyuz etti beni.
– Beni de gördün işte yiğit yeğenim, toz toprak içindeyim, aylardır bedenim su yüzü görmedi, uyuz oldum sanırsın. (M. N. Sepetçioğlu)
– Uyuz köpekler gibi ne arkadan geliyorsun? (S. Birsel)
– Sen insanı uyuz edersin.
– Uyuz olması yetmiyormuş gibi bir de bize bulaştırdı.
– Cem’ edip bir kaç uyuz hidmet-kâr / Eder etbâı ile taklîd-i kibâr. (Nâbî)
– Süpermarketlerdeki yaşlı insanlar beni uyuz ediyorlar.
– Ne söyleyeceksen söyle Allah aşkına, uyuz etme insanı.” (A. İlhan)
– İstanbul açtı; mısır, darı, kuş yemi, hatta süpürge tohumu ekmeği yiyor, mîde fesâdına uğruyor, kurdeşen ve uyuza tutuluyor. (R. H. Karay)
– Sana çok uyuz oluyorum, karşıma çıkmasan iyi edersin.