Dert; üzüntü, kaygı, tasa, hastalık, illet, ağrı sızı, sorun, sıkıntı, zorluk, içinde bulunulan kötü durum, insana ıztırap veren her türlü hal gibi anlamlara gelir. İşte dert kelimesi ile ilgili cümleler.
– Zavallı adam, son nefesinde bir ekmek kadayıfı istediydi alıp yediremedim. O, yüreğime dert oluyor. (R. N. Güntekin)
– Ona yemek vermedim ama yüreğime dert oldu.
– Onlar yıllar yılı birbirlerinin dert ortağı olarak yaşamışlardı.
– Annem her gün arkadaşlarıyla buluşunca onlara dert yanar, benden şikayet ederim.
– Müşteriler ay başında borç ödeyeceklerine Tevfik’e dert yanıyorlar. (H. E. Adıvar)
– Bana dert yanacağına adam gibi bir iş bul da çalış.
– Hastahanedeki arkadaşımı ziyarete bir türlü gidemedim, bu da içime dert oldu.
– Ne var ki dert evin satılması ile bitmeyecekti. (T. Buğra)
– Matematik dersi bana dert oldu, hiç anlamıyorum.
– İçime dert oldu o son bakışın.
– Hastayım derdime verem diyorlar. (F. N. Çamlıbel)
– Daha ödevlerimi yapmadım, içime dert oldu.
– Üst kata taşınanlar başımıza dert oldu.
– Hayvancılık işine giriştik; dertsiz başımızı derde soktuk.
– Sen karışma bey, dertsiz başını derde mi sokacaksın?
– Para dert değil, onu hallederiz.
– Annemdeki dertler kimsede yok.
– Benim derdim başımdan aşkın, bir de onunla uğraşamam şimdi. (A. Ümit)
– Derdimi kimselere söyleyemiyorum.
– Nereden buraya gelmiş, âlemin başına dert kesilmişti. (R. H. Karay)
– Annesi zayıf not almasını dert etmiş, sürekli ders çalıştırıyor.
– Hiç parası yok, faturaları da dert etmiyor.
– Uyarılarıma kulak verseydin, bu kadar dert çekmezdin.
– Yüzüm gülmedi, bu zamana kadar çok dert çektim.
– Bazen dertler insanı dört bir taraftan sıkıştırmaya başlıyor.
– Artık açıkça mahallenin başına dert olmaya başlamış. (Y. N. Nayır)
– Bu diplomayı alabilmek için çok dert çektim.
– Dertlerimi içime ata ata dert küpü oldum.
– Bizim şirkette çalışanların hepsi dert küpü olmuş.
– Son günlerde iyice dert babası oldum.
– Elimden çeker alır, kime dert anlatırım o zaman? (A. Gündüz)
– Senin kadar dert sahibi başka bir insan var mı acaba?
– Memur sayısı öylesine artmış ve hazînenin başına dert olmaya başlamıştı ki… (A. Kabaklı)
– Git amcamla konuş, dert babası olduğu için yardımcı olur.
– Matematik dersi bana dert kesildi, hiç anlamıyorum.
– Adam derdinden ölecekti.
– Her doğan günün bir dert olduğunu / İnsan bu yaşa gelince anlarmış. (C. S. Tarancı)
– Daha ödevlerimi yapmadım, içime dert kesildi.
– Üst kata taşınanlar başımıza dert kesildi.
– Gündüz ya bir yere sokulup uyur ya sessiz sedasız sokaklarda dolaşır. Fakat akşam oldu mu derdi teper. (H. E. Adıvar)
– Onunla akşam konuştuk, bize epey derdini anlattı.
– Dert yakınmakta haklısın, yanlış yapmışlar.
– Derdini dökmek, ıztırâbı hafifleten bir şey olduğu gibi başkasını aynı ıztırap içinde görmekte de garip bir tesellî vardır. (R. N. Güntekin)
– Doktorlar derdine çâre bulamadı.
– Ben bugünlerde çok dertli oldum üstüme gelmeyin.
– öyde dert yanacak candan bir arkadaş yoktu. (M. Yesâri)
– Bana dert yakınmayı bırak artık, ruhum sıkıldı.
– Son günlerde iyice dert babası oldum.
– Bir dert ki yürekler acısı / Bir dert ki düşman başına. (O. V. Kanık)
– Bugün hesapta olmayan dertlere düştük, yardımına ihtiyacımız var.
– Çaresiz dertlere düşmüş, Allah yardımcısı osun.
– Git amcamla konuş, dert babası olduğu için yardımcı olur.
– Dertlerimi içime ata ata dert küpü oldum.
– Bana ver ben çekeyim derdini mümkünse eğer. (H. Sîret)
– Bizim şirkette çalışanların hepsi dert küpü olmuş.
– Hiç parası yok, faturaları da dert yapmıyor.
Dert ile ilgili deyimler ve anlamları
Dert ile ilgili atasözleri ve anlamları