Zulm yada zulüm; güçlü bir kimsenin yasaya ve vicdana aykırı olarak başkasına yaptığı kötü, acımasız, kıyıcı davranış, işkence, eziyet, cevr, cefa, adâlete aykırı davranma, hak edene hakkını vermeme, haksızlık, adâletsizlik gibi anlamlara gelir. Zulüm Dinî anlamdaki manası ise; hak yemek, eziyet, işkence ve baskı kullanmak, adaletsizlik yapmak, hadda aşmak söz ve fiilde aşırı gitmek demektir. İşte zulüm kelimesi ile ilgili cümleler.
– Bir kuvvetin mağlûbuyuz, alnımız açık / Beş vakitte ezanlarla zulme karşı çık. (Y. Z. Ortaç)
– Zulüm görmese, zaten bu şekilde konuşmazdı.
– Meşhûrdur ki zulm ile olmaz cihan harâb / Eyler anı müdâhane-i âliman harâb. (İ. Molla)
– Nöbetçinin siyah süngüsü zorbalığın ve zulmün bir timsali gibi gözlerimin önünden geçiyordu. (H. C. Yalçın)
– “İçlerinden zulmedenler, (söylediğimiz) sözü, kendilerine söylenmeyen bir sözle değiştirdiler. Biz de haksızlık ettiklerinden dolayı üzerlerine gökten bir azab gönderdik” (el-A’raf, 7/162)
– Zulüm gören insanın bedduasını almayın. (Hadis-i Şerif)
– Ayetlerimizi yalanlayanlar ve kendilerine de zulmeden topluluğun durumu ne kötüdür!” (el-A’raf, 7/177).
– Daha doğrusu dans ediyoruz diye birbirlerine yapmadıkları zulüm, işkence kalmıyordu. (A. H. Tanpınar)
– Önüne geçilmediği takdirde isyânın ve zulmün memleketi yıkacağını ihtar etmektedir. (K. Çelebi)
– İsrâiloğullarının, Musa (a.s)’ın sözünü dinlemeyerek buzağıya tapmalarının zulüm olduğu hususunda da, Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Musa ile kırk gece için sözleşmiştik, sonra siz onun ardından buzağıyı ilâh edinmiştiniz. (Kendinize böylece) zulmediyordunuz” (el-Bakara, 2/51).
– Kaderin böyle zulümler yapmaya ihtiyâcı yoktu, elbette yoktur. (N. Kemal)
– Hiçbir canlı zulüm görmeyi hak etmiyor.