Utanç vermek deyiminin anlamı
Utandırmak, utanmasına yol açmak.
Örnek: Televizyonda izlediğimiz bazı diziler gerçekten utanç veriyor.
Utancından yerin dibine girmek deyiminin anlamı
* İstenilen biçimde ve nitelikte olmama karşısında üzüntü duymak, aşırı utanmak.
* Çok utanmak, kimsenin yüzüne bakamayıp sanki saklanacak yer aramak.
Örnek: Süleymaniye’nin avlusunu dolaşırken, utancımızdan yerin dibine gireceğimiz geldi. (B. R. Eyuboğlu)
Örnek 2: Soruyu çözemediği için, utancından yerin dibine girdi.
Örnek 3: Böyle bir durum karşısında, insan utancından yerin dibine girer.
Örnek 4: Suçlu olduğu ortaya çıkınca, utancından yerin dibine girdi.
Utanç duymak deyiminin anlamı
Utanmak.
Örnek: Bundan utanç duyuyor, utanılacak pek az şey yapan birisi olarak da gerginleşiyordu. (T. Buğra)
Örnek 2: Ödevlerini hiç yapmıyorsun, biraz utanç duyman lazım.
Utancından yere geçmek deyiminin anlamı
ok utanmak, kimsenin yüzüne bakamayıp sanki saklanacak yer aramak.
Örnek: Yalvarırım hanımcığım, beni beyin yanına çıkarmayınız, utancımdan yerlere geçerim. (H. R. Gürpınar)
Örnek 2: Çok mahçup olmuştu, utancından yere geçmek üzereydi.
Utancından kıpkırmızı olmak deyiminin anlamı
Utandığı için yüzü çok kızarmak.
Örnek: Toplantıda yolsuzlukla suçlanan kişi, utancından kıpkırmızı oldu.
Örnek 2: Yanlış kişiye el şakası yapınca, utancından kıpkırmızı oldu.
Utancından yere girmek deyiminin anlamı
Çok utanmak, kimsenin yüzüne bakamayıp sanki saklanacak yer aramak.
Örnek: Soruyu çözemediği için, utancından yere girdi.
Örnek 2: Böyle bir durum karşısında, insan utancından yere girer.
Örnek 3: Suçlu olduğu ortaya çıkınca, utancından yere girdi.