Konuşmak; duygularını ve düşüncelerini bir dilin sözcükleriyle anlatmak, sözü kullanmak, söz söylemek, belli bir konudan söz etmek, sohbet etmek, konuşma yapmak, konuşma dili olarak kullanmak, düşüncesini herhangi bir araç kullanarak anlatmak, geçerli olmak, etkin olmak, şık ve zarif görünmek, ilişki kurmak veya ilişkiyi sürdürmek gibi anlamlara gelir. İşte konuşmak kelimesi ile ilgili cümleler.
– Sağda solda benim hakkımda ileri geri konuşuyormuşsun. Bunu yapma artık.
– Ahmet Bey yüksek perdeden konuşmaya bayılır.
– Güya bütün memleket arkamızda imiş gibi yüksek perdeden konuşmaya başlamıştık. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Sen böyle yüksek perdeden konuşuyorsun çünkü etrafındaki o çomarlara güveniyorsun. (R. C. Ulunay)
– Niçin üstü kapalı konuştuğunu bir türlü anlayamıyordu.
– Onu yumuşatacağına, daha fazla alaycı yaptı; oldukça üstü kapalı bir sesle… (H. E. Adıvar)
– Yeter artık, abuk sabuk konuşmalarına daha fazla dayanamayacağım.
– Daima açık konuşan insanları severim.
– Yasaların yerine yumruklar konuştu.
– Biz de şimdi gidip gitmemeyi konuşuyorduk.
– Hasan önümüzdeki dönemde firmanın zarar edeceği hakkındaki görüşlerini açıkça konuştu hiç çekinmeden.
– Açık konuşuyorum, bundan sonra kopya çeken olursa, dersimi asla geçemeyecek.
– Açık konuşmak gerekirse, o adam benim için de pek de önemli biri değil.
– Lütfen daha açık konuşur musun, ne demek istediğini anlayamıyorum.
– Toplantıda her şeyi açıkça konuşalım, kimsenin içinde bir şey kalmasın.
– Açık konuşalı ki sonradan problemler yaşamayalım.
– Adamın arkasından söylemeye utanmıyor musun?
– Nermin hanım konuşmaya dalınca, ocaktaki yemeği unutmuştu.
– Konuşmaya daldık, bu akşam misafirlerimiz var, kalkıp hazırlık yapalım.
– Konuşmaya dalıp, beni aramayı unutmuş.
– Ezbere konuşma, aslını öğren de gel.
– Çocuklar genellikle yaşında konuşur.
– Genizden konuşmaktan çok rahatsız, ameliyat olacak.
– Biraz içinden konuş, duyan olacak.
– Siz ikiniz içinizden ne konuşuyorsunuz?
– Rahat bırakırsanız iki satır laf konuşacağız.
– Ben komşuya iki satır laf konuşmaya gidiyorum.
– Başından geçen olayları anlatırken genellikle kalbiyle konuştu.
– Çocuk daha konuşamıyor.
– Karnından konuşup bir şeyler söyledi, söylediklerini tam anlayamadım.
– Onun anlattıklarına inanma, karnından konuşmaya devam ediyor.
– Kelimeleri tartarak konuşuyorum, hatam olursa şimdiden özür dilerim.
– Kelimeleri tartarak konuş, yoksa kendini mahkemede bulabilirsin.
– En öfkeli anımda bile, kelimeleri tartarak konuşmaya dikkat ederim.
– Ben ortaya konuşuyorum, ama kimi kastettiğimi o kişi biliyor.
– Ortaya konuşup kafa karıştırmayın, kimmiş bu kişi?
– Pes perdeden konuştu, ama ne dediğini tam anlayamadım.
– Pes perdeden konuş, kırmamaya çalış.
– Mehmet yedi yaşındayken anasıyla konuştuklarından fazla bir şey konuşmazdı. (H. E. Adıvar)
– Kovalayan mı var evladım, tane tane konuş da anlayalım.
– Bu uyarıları size tane tane konuştum.
– Üst kattakilerle konuşuyoruz.
– Söylediklerin yoruma açık, yuvarlak konuşuyorsun.
– Ağız ağıza konuşup, kim bilir yine kimleri çekiştiriyorlar.
– İşten sonra Nuruosmaniye’deki İkbal kahvesinde arkadaşlarla şiir ve edebiyat konuşuyoruz. (F. R. Atay)
– Alt perdeden konuş, öğretmen kızmasın.
– Çocuk uykuya yeni daldı, alt perdeden konuşalım.
– İki yıllık eğitimden sonra İngilizceyi de bülbül gibi konuşuyor.
Dilsizler el işaretleriyle konuşur.
– Parayı görünce, bülbül gibi konuşmaya başladı.
– Başımda çan çan konuşup duruyorsun, kes artık şu sesini.
– Çan çan konuşmayı bırak, ödev yapıyorum.
– Dan dun konuşmaya başlayınca kapı dışarı ettim.
– Türkçeyi çok iyi konuşuyor.
– Dekolte konuşmaya başlayınca uyarmak zorunda kaldım.
– Sen böyle dan dun konuşacaksan ben gidiyorum.