Yükseklerde dolaşmak deyiminin anlamı
* Hayalperest olmak, elde edilmesi güç şeyler istemek.
* Gözü, elde edilmesi güç şeylerde olmak.
Örnek: Yükseklerde dolaşmayı bırak da olabilecek bir şey iste.
Sarmaş dolaş olmak deyiminin anlamı
* Sıkı sıkı sarılmak.
* Karman çorman olmak, iç içe girmek.
* Birbirine sıkıca, iyice sarılıp kucaklaşmak.
Örnek: Anne oğul sarmaş dolaş oldular meydanda.
Örnek 2: Batan bir gemide birbirini arayıp bulduktan sonra sarmaş dolaş olmuş felaketzedelere benziyorlar. (N. F. Kısakürek)
Kapı kapı dolaşmak deyiminin anlamı
* Yardım istemek amacıyla birçok yere gitmek.
* İş aramak için her yere başvurmak.
* Ev ev gezmek, her eve uğramak.
Örnek: Kapı kapı dolaştı, ne var ki bir iş bulamadı.
Örnek 2: Yardım kuruluşlarına kurban eti toplamak için kapı kapı gezdim ve hayır işledim.
Elden ele dolaşmak deyiminin anlamı
* Çok ilgi görüp, beğenilmek.
* Pek çok kişi tarafından kullanılmak, bir çok sahip eline geçmek.
* Bir şeyin bîrden çok kimse tarafından ayrı ayrı zamanlarda kullanılması.
Örnek: Elden ele dolaşan atı nihayet geri almayı başardı.
Eli ayağına dolaşmak deyiminin anlamı
* Heyecandan, telaştan ne yapacağım şaşırmak.
* Korku, heyecan gibi nedenlerle ne yaptığını bilememek, sakar davranmak, şaşırmak.
* Telaş içinde ne yapacağını bilmemek ,nasıl hareket edeceğini bilememek,hareketlerinde tutarsız ve telaşlı olmak.
Örnek: Arkadaki araba korna çalınca eli ayağına dolaştı.
Örnek 2: Beni her görüşünde elin ayağına dolaşıyor.
Örnek 3: Hastasını muayene ederken başında bulundular mı, hele söz söylediler mi eli ayağı dolaşır, ya kalbi bulamaz ya nabzı şaşırır. (A. İlhan)
Örnek 4: Şaşkınlıktan eli ayağına dolaşarak pencerelere koştu ve orada gördüğü manzara karşısında donakaldı. (E. Şafak)
Eteği ayağına dolaşmak deyiminin anlamı
* Telaşla başlanan bir işte sakarlık yapmak, eli ayağln dolaşmak.
* Telâş, korku ve heyecandan yürüyüşünü ve yapacağı işi şaşırmak.
Dilden dile dolaşmak deyiminin anlamı
* Birden fazla kimselerce birbirine söylenen sözün yayılması.
* Pek çok kimse tarafından bahis konusu olmak.
* Her yerde, pek çok kimse tarafından bahis konusu olmak.
* Bir kimse ya da olay için ağızdan ağza anlatılmak.
* Bir haber için herkes tarafından konuşulur olmak.
Örnek: Ata sözleri dilden dile dolaşarak günümüze kadar geldi.
Örnek 2: Kadının güzelliği dilden dile dolaşıyordu.
Örnek 3: O olaydan beri adım dilden dile dolaşıyor.
Örnek 4: Aşık Mahsuni, memleketinde anıldı, türküleri dilden dile dolaştı.
Örnek 5: Üç Güzeller”in fotoğrafları elden ele, efsanesi dilden dile dolaşıyor.
Dili dolaşmak deyiminin anlamı
* Pek çok sebepten dolayı söyleyeceği şeyi söyleyememek ya da karıştırmak, dili sürçmek.
* Heyecan, korku ya da bir hastalık sebebiyle söyleyeceğini şaşırmak, karıştırmak, açık olarak ifade edememek.
Örnek: Babasını aniden karşısında görünce dili dolaştı, kekelemeye başladı.
Dillerde dolaşmak deyiminin anlamı
* Her yerde kendisinden bahsedilmek.
* Her yerde kendisinden, ondan söz edilmek.
* Bir insanın yada olayın başına gelen önemli olayların,kötü olayların,yada herkesi şaşırtan durumların herkes tarafından sürekli olarak konuşulması.
Örnek: Cephede gösterdiği yararlılıklardan sonra adı dillerde dolaşır oldu.
Derin sularda dolaşmak deyiminin anlamı
* Anlaşılması, kavranması zor konular ile uğraşmak.
Örnek: … onu düşüncenin derin sularında dolaştırın.
Ayakları birbirine dolaşmak deyiminin anlamı
* Telaşla ne yapacağını bilememek, sakarlaşmak.
* Heyecan, telaş, utanç gibi nedenlerle sendeleyerek yürümek.
* Şaşırıp yanlış davranışta bulunmak.
* Yürürken herhangi bir sebepten ötürü ayakları birbirine takılmak, sendelemek.
Örnek: Korkusundan zavallının ayakları birbirine dolaştı.
Örnek 2: Kızım bu oğlan sana aşık. Görmüyor musun seni görünce ayakları birbirine dolaşıyor?
Ayağına dolaşmak deyiminin anlamı
* Engel olmak.
* Başkasına yapılan kendi kötülük başına gelmek. Bir başka şekli; ayağına dolanmak.
* Birisinin yaptığı işe engel olmak.
Örnek: Şu köpeği birisi çıkarsın atölyeden, insanın ayaklarına dolanıyor.