Kılı kırk yarmak deyiminin anlamı
* Bir şeyi en ince detaylarına kadar incelemek, çok titizlik göstermek.
* Seçim yaparken dikkatli olmak, en ufak kusuru bile kabul etmemek.
* Titizlenmek, çok dikkat ederek en ince ayrıntılarına kadar incelemek, önemle üstünde durmak.
Örnek: Seçtiğin konuyu, kılı kırk yararcasına incelediğin anlaşılıyor.
Örnek 2: Bir malı almadan önce kılı kırk yararcasına evirir çevirir ve öyle alırdı.
Kırk dereden su getirmek deyiminin anlamı
* Bir sürü bahane uydurmak.
* Birini kandırmak için çok dolambaçlı gerekçeler ileri sürmek, ikna edebilmek için çok uğraşmak.
Örnek: Ne inatçı adammış, bir evet demek için kırk dereden su getirtti bana.
Kırk tarakta bezi bulunmak deyiminin anlamı
* Çok fazla şeyle ilgilenmek, çok fazla yerde bulunmak anlamında kullanılır.
* Birbirinden farklı birçok işle uğraşmak, birçok ilişkisi bulunmak, gizli ilişkileri olmak.
Örnek: Ne iş yaptığı belli değil, kırk tarakta bezi var adamın.
Kırklara karışmak deyiminin anlamı
* Ermek.
* Hiçbir iz bırakmadan kaybolmak.
* Bir kimse artık ortalarda görünmez olmak.
* Kaybolmak, görünürlerde olmamak.
Örnek: Ahmet’i gördünüz mü bir aydır kırklara karışmış.
Kırkından sonra azmak deyiminin anlamı
Yaşlandıktan sonra yaşına uymayan davranış ve hareketlerde bulunmak.
Örnek: Kırkından sonra azanı teneşir paklar derler.
Örnek 2: Neydi o saçma sapan hareketler, kırkından sonra azmış resmen.
Kırk bir kere maşallah deyiminin anlamı
Pek çok, binlerce kez nazar değmesin anlamında kullanılan bir söz.
Örnek: Çok güzel bir çocuk, kırk bir kere maşallah!
Örnek 2: Kırk bir kere maşallah! On haftadır maçları kazanıyorlar.
Kırk yılın başında deyiminin anlamı
Çok uzun süre içinde bir kez.
Örnek: Kırk yılın başında biraz eğlenelim dedik.
Örnek 2: Kırk yılın başında bir iyilik yaptın, başımıza kakma.
Kırk basmak deyiminin anlamı
Kırk gün dolmadan doğum yapmış annenin ve bebeğin dışarı çıkarılmasının tehlikeli olacağını geleneksel olarak kabul etmek.
Örnek: Doğal olarak kırk basmadan buraya gelmeyecekler.
Kırk evin kedisi deyiminin anlamı
Birçok eve girip çıkan (kimse).
Örnek: Kırk evin kedisi nihayet kendi evine gelebildi.
Örnek 2: Her gün kırk evin kedisi gibi gezmezsem ruhum daralıyor.
Kırk tarakta bezi olmak deyiminin anlamı
Birbirinden farklı birçok işle uğraşmak, birçok ilişkisi bulunmak, gizli ilişkileri olmak.
Örnek: Ne iş yaptığı belli değil, kırk tarakta bezi olan biri.
Örnek 2: Bu saatten sonra buraya gelmez, kırk tarakta bezi olan biri, boş yere bekleme.
Kırk yılın başı deyiminin anlamı
Çok uzun süre içinde bir kez.
Örnek: Kırk yılın başı biraz eğlenelim dedik.
Örnek 2: Kırk yılın başı bir iyilik yaptın, başımıza kakma.
Kırkları karışmak deyiminin anlamı
Çocuklar için aynı kırk günlük süre içinde doğmuş olmak.
Örnek: Bu Ali ile Halamın Ömer’in kırkları karışmış.
Kırk yıllık kani, olur mu yani deyiminin anlamı
Eskimiş bir alışkanlığın değişmeyeceğini anlatır.
Kırklar şerbeti deyiminin anlamı
Bektaşilerde nasip alma gecesi içilen şerbet.
Kırk yıl düşünse aklına gelmemek deyiminin anlamı
* Hiç umulmayan, beklenmeyen, ihtimal dahilinde olmayan bir durum ortaya çıkmak.
* Birinin yaptığı şey kolay kolay düşünülmeyecek, çok akıllıca ve zekice olmak.
Örnek: Kırk yıl düşünsem böyle doğruları söyleyeceğin aklıma gelmezdi.
Örnek 2: Ondan evlenme teklifi alacağım kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi.
Örnek 3: Kırk yıl düşünsem bu ikiliyi birlikte göreceğim aklıma gelmezdi.
Örnek 4: Kırk yıl düşünse bu sorunun bu yolla çözüleceği aklına gelmez.
Örnek 5: Çok iyi plan yapmışsınız, kırk yıl düşünsem aklına gelmez.
Kırk yılda bir deyiminin anlamı
Çok seyrek olarak.
Örnek: Bize kırk yılda bir gelir, bir gece kalır gider.
Örnek 2: Kırk yılda bir iyi not almış, bize hava atıyor.
Kırkından sonra saz çalmaya kalkışmak deyiminin anlamı
Yaşlandıktan sonra uzun ve güç bir işe girişmek.
Örnek: Kırkından sonra saz çalmaya kalkışırsan, olacağı budur.
Örnek 2: Uluslararası ticaret yapacakmış, kırkından sonra saz çalmaya kalkışıyor.
Örnek 3: Kırkından sonra saz çalmaya başlayan, kıyamette çalar derler.
Kırk katır mı, kırk satır mı deyiminin anlamı
Ölümlerden ölüm beğen, anlamında söylenir.
Örnek: Kırk katır mı kırk satır mı, demişler.
Örnek 2: İşi başaramazsan, kırk katır mı, kırk satır mı sen söyleyeceksin.
Kırk gün günahkâr, bir gün tövbekâr deyiminin anlamı
Sürekli kötü işler yaptıktan sonra iyi bir iş yapan insan için kullanılan söz.
Örnek: Kırk gün günahkâr, bir gün tövbekâr Sadettin Abi cuma namazındaydı.
Örnek 2: Senin gibilere, kırk gün günahkâr, bir gün tövbekâr derler.
Kırk bir buçuk kere maşallah deyiminin anlamı
Pek çok, binlerce kez nazar değmesin anlamında kullanılan bir söz.
Örnek: Çok güzel bir çocuk, kırk bir buçuk kere maşallah!
Örnek 2: Kırk bir buçuk kere maşallah! On haftadır maçları kazanıyorlar.
Kırk kapının ipini çekmek deyiminin anlamı
İçinde bulunduğu sorunu çözmek için kapı kapı dolaşmak, birçok yere uğramak.
Örnek: Doğruları anlatmak için çabalayacağız, kırk kapının ipini çekeceğiz.
Örnek 2: Kırk kapının ipini çekmiş, ama belli ki havasını almış.
Kırkı çıkmak deyiminin anlamı
Doğumdan veya ölümden sonra kırk gün geçmek.
Örnek: Rahmetlinin bugün kırkı çıkmış.
Örnek 2: Kırkı çıkınca bebeği size getiririm dedi.
Kırkı karışmak deyiminin anlamı
Çocuklar için aynı kırk günlük süre içinde doğmuş olmak.
Örnek: Bu Ali ile Halamın Ömer’in Kırkı karışmış.
Kırkından sonra saz çalmak deyiminin anlamı
Yaşlandıktan sonra uzun ve güç bir işe girişmek.
Örnek: Kırkından sonra saz çalmak istersen, olacağı budur.
Örnek 2: Uluslararası ticaret yapacakmış, kırkından sonra saz çalmaya çalışıyor.
Örnek 3: Kırkından sonra saz çalmaya niyetlenen, kıyamette çalar derler.
Kırkları karışmış olmak deyiminin anlamı
Çocuklar için aynı kırk günlük süre içinde doğmuş olmak.
Örnek: Bu Ali ile Halamın Ömer’in kırkları karışmış.
Kırk fırın ekmek yemek deyiminin anlamı
Bir duruma erişmek için pek çok emek vermesi, çalışması gerekir anlamında kullanılan bir söz.
Örnek: Sazla bu parçayı çalabilmen için, daha on fırın ekmek yemen lazım.
Örnek 2: O bölümü kazanman için kırk fırın ekmek yemen gerekir.
Örnek 3: Kırk fırın ekmek yersen belki dediğin olabilir.
Kırk yıl düşünsem aklına gelmez deyiminin anlamı
* Hiç umulmayan, beklenmeyen, ihtimal dahilinde olmayan bir durum ortaya çıktı.
* Birinin yaptığı şey kolay kolay düşünülmeyecek, çok akıllıca ve zekice.
Örnek: Kırk yıl düşünsem böyle doğruları söyleyeceğin aklıma gelmezdi.
Örnek 2: Ondan evlenme teklifi alacağım kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi.
Örnek 3: Kırk yıl düşünsem bu ikiliyi birlikte göreceğim aklıma gelmezdi.
Örnek 4: Kırk yıl düşünsem bu sorunun bu yolla çözüleceği aklına gelmez.
Örnek 5: Çok iyi plan yapmışsınız, kırk yıl düşünsem aklına gelmez.