Bahane; gerçek amacı gizlemek için ileri sürülen neden, bir şeyin gerçek sebebi gizlenerek ileri sürülen uydurma sebep, gerçekle ilgisi olmayan sahte özür ve mâzeret, sözde neden, vesile, noksan, sebep, kusur gibi anlamlara gelir. İşte bahane kelimesi ile ilgili cümleler.
– Yarın işe gelmemek için bahane üretmem lazım.
– Ödev yapmamak için her zaman ayrı bir bahane üretiyor.
– Bahane üretip işten kurtulacağını sanma.
– Alışveriş bahanesiyle acaba çıkıp bir dolaşsam mı? (A. İlhan)
– Nâlân yorgunluğunu bahâne ederek yalnızca odasına çıkıp kapanmıştı. (K. Nâdir)
– Oraya gitmemek için bahane aramayın.
– Çok güzel oldu, artık buna da bir bahâne bulamazsın ya.
– Emîrü’l-ümerâ Tâceddin Pervâne’yi de vaktiyle bir muganniye ile nikâhsız yaşadığı bahânesiyle Konya ulemâsından aldığı bir fetvâ ile (…) recmettirir. (A. H. Tanpınar)
– Boş yere bahane arama, bir saate o iş bitecek.
– Avrupa efkârını Türkiye aleyhine çevirmek için bahâne arıyorlardı. (H. E. Adıvar)
– Yalnız kalmak için bahaneler arayan sendin. (P. Safa)
– Bahane aramayın aklınızdaki şeyi direk söyleyin.
– Mâderle peder olup bahâne / Sevketti kazâ beni cihâne. (N. Kemal)
– Kükürt serpmek bahânesiyle bağa gidiyoruz. (P. Safâ)
– Elde edemediğiniz şeylere bahane aramayın.
– Karacoğlan der hâlim sorulmaz / Bahânesiz dost köyüne varılmaz. (Karacaoğlan)
– Yazmıyor, okumuyor, gözünün ağrısını, parmaklarının ağrısını, romatizmasını bahane ediyordu. (Ö. Seyfettin)
– Annesinin hastalığını bahane işe gelmedi.
– Cevap verirken şaşırıyor, mânâsız bahâneler göstererek beni aldatmaya çalışıyordu (Reşat N. Güntekin)
– Lütfen kalk gel, yolları bahane etme.
– Dövizi bahane edip zam yapan fırsatçıları unutmayın.
Bahane ile ilgili deyimler ve anlamları
Bahane ile ilgili atasözleri ve anlamları