Atina Akropolis’i üzerinde, Eskiçağ Yunan tapınaklarının ve anıtlarının iyi korunmuş ve onarılmış kalıntıları hayranlıkla seyredilir. Bu eski kale, şehre hâkim ve denizden 156 metre yükseklikte bir tepenin üzerine kurulmuştur. Tekrar belirtmek gerekirse; Atina Akropolisi, Atina’ya hakim yüksek bir kayalık üzerinde bulunan ve büyük mimari ve tarihi önemi olan birçok antik yapı kalıntılarını içeren eski bir hisardır. Atina Akropolisi, tüm akropolislerin en bilineni olduğu için genellikle Akropolis denilince tüm dünyada ilk akla gelen yerdir.
Tabiî bir müstahkem mevki olan Atina Akropolis’i, ilk defa tarihöncesi insanları tarafından Cilâlıtaş devrinde işgal edildi. Milâttan on beş yüz yıl önce, sağlam surlarla donatıldı. Üzerindeki düzlükte, bir kral sarayı yükseliyordu.
M.Ö. 480 yılında Akropolis, Pers ordusu tarafından yağmalandı ve inşa halindeki ilk Parthenon tapınağı yıkıldı. Bundan sonra Akropolis, kale olmaktan çıktı. Perikles devrinde, onun temin ettiği en ünlü ve büyük Yunan mimar ve sanatkârları sayesinde, bugün hâlâ ziyaretçileri büyüleyen birçok anıt dikildi. Akropolis’in kapıları, ya da Propyleia Milattan 600 yıl önce, Peisistratos’un askerleri tarafından yapılan kapıların yerine, M.Ö. 437 ve 432 yılları arasında mimar Mnesikles’in yönetiminde inşa edildi. Propyleia, XII. yüzyılda piskoposluk sarayı oldu. Parthenon, Akropolis’in en ünlü anıtıdır. M.Ö. 447 ile 432 yılları arasında, mimar İktinos’un planlarına göre yapılan bu tapınağı, çağının en büyük sanatkârı Pheidias’ın heykelleri süslüyordu. 1209 yılında Haçlılar onu bir kiliseye çevirdiler. Ancak 1460 yılında Yunanistan’ın Türkler tarafından fethinden sonra, Parthenon cami haline getirildi. 1687 yılında bir patlama sonucunda tapınak harap oldu. Ancak, onun görkemli kalıntıları her gün dünyanın dört bucağından gelen turist kafilelerini hayran bırakmaya yetiyor.