Korku; gerçek bir tehlikenin ya da bir tehlike olasılığının, düşüncesinin uyandırdığı kaygı duygusu, kaygı, üzüntü, endişe demektir. Tekrar belirtmek gerekirse korku; bir tehlike veya tehlike ihtimâli karşısında duyulan ürkütücü duygu anlamına gelir. İşte korku kelimesi ile ilgili cümleler.
– Kadınlıktan, erkeklikten tiksiniyordu ve etteki sır ona korku veriyordu. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Yarı çocuk kalbimde korku kapıya yaklaştıkça büyüyor. (Y. Z. Ortaç)
– Takımın performansını görünce, diğer takımları korku sarmış olmalı.
– Bütün bunların beni kendisinden uzaklaştırdığı korkusunda. (Y. Z. Ortaç)
– Öğretmen korku vermek için, öğrencileri düşük not vermekle tehdit ediyormuş.
– Elinde silah görünce korkuyla kaçıştık.
– Muhaliflere korku vermek için davalar açılıyor.
– Devletin bu türden denetimlere kalkması, korku salma amacına yöneliktir. (M. C. Anday)
– Nasıl korku verir sessizlik insana. (O. V. Kanık)
– Gidişat tüm halkın üzerinde bir korku salmış durumda.
– Bilmezler yalnız yaşayanlar / Nasıl korku verir sessizlik insana. (O. V. Kanık
– Belli ki bazı gazetecileri korku sarmış.
– Bu korkuya o sıralarda Erzurum’a gelen Atatürk son verdi. (A. H. Tanpınar)
– Borcun büyüklüğü korku veriyor.
– Ne yaparsan yap, davasında haklı olana korku veremezsin.
– İncitirim korkusuyla ona bunları söylemedim.
– Şimdiden gözünü korkutmazsan ileride büsbütün başa çıkılmaz bu bacaksızlarla. (N. Cumalı)
– Ve yalnız başıma bir köşeye ilişirdim, kımıldamazdım, susardım, beklerdim, korkudan büzülürdüm, rengimin uçtuğunu hissederdim. (P. Safâ)
– Görünüşü bile insana korku veriyor.
– Ve içimde geriye dönmek korkusu var. (P. Safâ)
– Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz biridir.
– Allah’tan korkmaz, bu yapılır mı?
– Düşman topraklarına girince başından korkmaya başladı.
– İlk işi, adamlarıyla kasaba halkının gözünü korkutmak oldu.
– Gölgesinden korkan adamlarla hiçbir işe girilmez.
– Korktuğu başına gelmiş ve o koskoca Nahit Bey ipin ucunu kaçırarak dillere destan olmuştu. (T. Buğra)
– Korktuğum başıma geldi, ne yapacağım şimdi ben!
– Bir korku düştü canıma acep nola benim hâlim / Derman olmaz ise bana acep nola benim hâlim? (Yunus Emre)
– Takım oyuna hızlı başlayınca, rakiplerine bir korku düştü.
– Oy oranları düşmeye başlayınca, partiye korku düşmüş.
– Savcı bu soruşturma ile, insanlara korku saçmaya çalışmıştır.
– Yoksa çocuk, etrafını saran hayaletlerin dehşeti karşısında mutlaka korkudan çıldırırdı. (R. N. Güntekin)
– Girdikleri korku evinde, korkudan çıldırmak üzereydiler.
– Çok kötü korku şakası yapıyorlar, insanları korkudan çıldırtacaklar.
– Ürkek ürkek dolaşıyordu evin içinde. Tepeden tırnağa korkuya kesmişti. (Y. Kemal)
– Silah seslerini duyunca, herkes korkuya kesti.
– Yabancı bir iklimde, ebedî olarak yaşamaya mahkûm olduktan sonra bundan üstün hangi bir cezadan gözümüz korkabilir. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Adam o kadar büyüktü ki gözüm korktu doğrusu.
– Gördüğü kabusun korkusundan altına yapmış.
– Paraları geri ödenmeyecek diye, korkudan altına yapmışlar.
– Çocuğa şaka yapmışlar, kesin korkusundan altına yapmıştır.
– Takım oyuna hızlı başlayınca, rakipleri korkuya kapıldı.
– Başına gelenlerden sonra o işi yapmakta gözü korktu.
– Oy oranları düşmeye başlayınca, partililer korkuya kapılmış.
Korku ile ilgili atasözleri ve anlamları için tıklayın!
Korku ile ilgili deyimler ve anlamları için tıklayınız!