Gürültüye pabuç bırakmamak deyiminin anlamı
* Kolay pes etmemek, tehditlere aldırmamak, direnmek.
* Teklifsiz (senlibenli) konuşmada, önemli bir tehlike oluşturmayacağını bildiği korkutmalara aldırış etmeyip bildiğini yapmak.
* Korkutmalara, tehditlere aldırış etmeyip dilediği gibi davranmak.
Örnek: Öyle her gürültüye pabuç bırakacak bir adam mı sanıyorlar beni?
Gürültüye getirmek deyiminin anlamı
* (Bir işi, bir düşünceyi) telâş ve karışıklık yüzünden ilgi çekmez duruma getirmek.
* Söz kalabalığından, karışıklıktan yararlanarak istediğini elde etmek.
Örnek: Hafta sonu için yaptığım öneriyi gürültüye getirdiler.
Örnek 2: Gürültüye getirip izni kopardı.
Gürültüye gitmek deyiminin anlamı
(Bir iş, bir düşünce) Telaşlı ve karışık bir durum nedeniyle değeri anlaşılamamak.
Örnek: Yaptığım pasta gürültüye gitti.
Örnek 2: Verdiği paralar gürültüye gitmesin diye uğraşıyor.
Gürültü bastırmak deyiminin anlamı
Gürültüden daha güçlü ses çıkarıp onu etkisizleştirmek.
Örnek: Odadakilerin gürültüsü televizyonun sesini bastırmaya başlamıştı.
Örnek 2: Öğretmenin gür sesi, sınıfın gürültüsünü bastırmaya yetmişti.
Gürültü etmek deyiminin anlamı
* Karışıklık, tartışma, kavga çıkarmak.
* Düzensiz ve rahatsız edici sesler çıkarmak.
Örnek: Gürültü edip işi yokuşa sürmek istiyorsun.
Örnek 2: Gece gece kapı önünde gürültü etmeye utanmıyor musunuz?
Örnek 3: Bu arabanın egzozu çok gürültü ediyor.
Örnek 4: Okulda en çok bu sınıf gürültü ediyor.
Gürültü çıkmak deyiminin anlamı
Kavga, tartışma, karışıklık olmak.
Örnek: Sınıfta gürültü çıkmasın diye uyarıda bulundum.
Örnek 2: Adamın iş yerinde gürültü çıkarmaya çalışma.
Gürültüye gelmek deyiminin anlamı
Bir iş, bir düşünce vb. nin telâş ve karışıklığa rastlayarak ilgi çekmemek, üzerinde durulmamak.
Örnek: Yaptığım öneri gürültüye geldi.
Örnek 2: Yaptıkları teklifler gürültüye geldiği için göz önüne alınmadı.
Gürültü çıkarmak deyiminin anlamı
* Karışıklık, tartışma, kavga çıkarmak.
* Düzensiz ve rahatsız edici sesler çıkarmak.
Örnek: Gürültü çıkarıp işi yokuşa sürmek istiyorsun.
Örnek 2: Gece gece kapı önünde gürültü çıkarmaya utanmıyor musunuz?
Örnek 3: Bu arabanın egzozu çok gürültü çıkarıyor.
Örnek 4: Okulda en çok bu sınıf gürültü çıkarıyor.
Gürültüye vermek deyiminin anlamı
Telaş ve karışıklığa yol açmak.
Örnek: Yanlış bilgilerle, salonu gürültüye vermeyin.
Örnek 2: Ortalığı gürültüye verip, soygun gerçekleştirmişler.
Gürültü koparmak deyiminin anlamı
* Karışıklık, tartışma, kavga çıkarmak.
* Düzensiz ve rahatsız edici sesler çıkarmak.
Örnek: Gürültü koparıp işi yokuşa sürmek istiyorsun.
Örnek 2: Gece gece kapı önünde gürültü koparmaya utanmıyor musunuz?
Örnek 3: Bu arabanın egzozu çok gürültü koparıyor.
Örnek 4: Okulda en çok bu sınıf gürültü koparıyor.
Gürültü yapmak deyiminin anlamı
* Karışıklık, tartışma, kavga çıkarmak.
* Düzensiz ve rahatsız edici sesler çıkarmak.
Örnek: Gürültü yapıp işi yokuşa sürmek istiyorsun.
Örnek 2: Gece gece kapı önünde gürültü yapmaya utanmıyor musunuz?
Örnek 3: Bu arabanın egzozu çok gürültü yapıyor.
Örnek 4: Okulda en çok bu sınıf gürültü yapıyor.
Gürültüye boğmak deyiminin anlamı
* (Bir işi, bir düşünceyi) telâş ve karışıklık yüzünden ilgi çekmez duruma getirmek.
* Söz kalabalığından, karışıklıktan yararlanarak istediğini elde etmek.
Örnek: Hafta sonu için yaptığım öneriyi gürültüye boğdular.
Örnek 2: Gürültüye boğup bir haftalık izni kopardı.