Rüzgar gelecek delikleri tıkamak deyiminin anlamı
* İstenmeyen bir şeye karşı önceden tedbir almak.
* Bir işin gerçekleşmesini önleyecek şeylere karşı her türlü önlemi almak.
* İstenmeyen bir duruma veya zarar gelebilecek bir gelişmeye karşı her türlü önlemi almak.
Hangi rüzgar attı seni deyiminin anlamı
* “Neden buraya geldin?” anlamında kullanılır.
* “Nasıl oldu da gelebildin? Hiç görünmüyordun, sen de gelir miydin?” anlamında, uzun süre bir yerde görünmeyen kimse için kullanılır.
Rüzgâr eken fırtına biçer deyiminin anlamı
Herkesin zarar görmesine yol açacak işler yapan kimse, çok sert tepkilerle karşılaşır ve sonunda en büyük zarara kendisi uğrar.
Örnek: Rüzgâr eken fırtına biçer, gidip arabasına zarar vermeye kalkma sakın.
Rüzgar gelecek delikleri kapamak deyiminin anlamı
İstenmeyen bir duruma veya zarar gelebilecek bir gelişmeye karşı her türlü önlemi almak.
Örnek: Rüzgar gelecek delikleri kapadık sayılır, işimiz olacak inşallah.
Rüzgâr almak deyiminin anlamı
Rüzgâr esen bir yerde bulunmak.
Örnek: Evimizin bu balkonu rüzgâr alır.
Rüzgar ekip fırtına biçmek deyiminin anlamı
Yapılan kötülüğe karşı daha büyük kötülüğe uğramak.
Örnek: Abileri var, ona sataşma dedim sana. Bak! Abisi ne hale getirdi seni, rüzgar ekip fırtına biçiyorsun…
Rüzgârdan nem kapmak deyiminin anlamı
En küçük bir şeyden alınmak, çok alıngan olmak.
Örnek: Rüzgârdan nem kapmaya çalışma, biz ortaya konuşuyoruz.
Örnek 2: Rüzgârdan nem kapar, dikkatli olmak lazım.
Rüzgar gelecek delikleri kapatmak deyiminin anlamı
İstenmeyen bir duruma veya zarar gelebilecek bir gelişmeye karşı her türlü önlemi almak.
Örnek: Rüzgar gelecek delikleri kapattık sayılır, işimiz olacak inşallah.
Rüzgâr gibi deyiminin anlamı
Çabucak.
Örnek: İki haftalık yurt dışı turumuz, rüzgâr gibi geldi geçti.
Örnek 2: Rüzgâr gibi geçip giden gençliğimin tanıkları / Şu yıpranmış fotoğraflar, soluk renkli, siyah beyaz. (M. Çınarlı)
Rüzgâr tutmamak deyiminin anlamı
Rüzgâra açık olmamak, kapalı bulunmak.
Örnek: Rüzgâr tutmayan bir yere oturdum, keyfim yerindeydi.
Örnek 2: Rüzgâr tutmayan yerlerinde dadılar, çocuklar ve ihtiyarlar güneşlenirler. (B. Felek)