Ecel teri dökmek deyiminin anlamı
* Çok büyük bir korku ya da kaygı içinde beklemek.
* Çok korkmak, heyecan içinde bulunup terlemek, korku ve bunalım içinde olmak.
* Bir tehlike karşısında kalıp büyük sıkıntı içine düşmek.
* Tehlikeden dolayı çok korkmak, çok sıkılmak veya bunalım geçirmek.
Örnek: Köprüden geçerken ecel terleri döktüler.
Örnek 2: Bu sene girdiği ehliyet sınavında Ekrem ecel terleri döktü.
Eceline susamak deyiminin anlamı
* Ölümü istermiş gibi tehlikeli işlere girişmek.
* Ölümüne yol açacak kadar tehlikeli işlere girişmek.
* Ölmek istermiş gibi tehlikeli işlere girişmek.
Örnek: Bırak o silâhı elinden, eceline mi susadın sen?
Örnek 2: Elinde silah olan adama küfrediyorsun, eceline mi susadın?
Örnek 3: Ecelinize mi susadınız, arabanın önüne atlanır mı?
Eceliyle ölmek deyiminin anlamı
Yaşamı doğal bir ölümle sona ermek.
Örnek: Kaza sonucu değil, eceliyle öldü.
Ecel şerbeti içmek deyiminin anlamı
Ölmek, can vermek.
Örnek: Bu sabaha karşı ecel şerbeti içmiş.
Örnek 2: Vatan uğruna ecel şerbeti içmek varsa seve seve içeriz.
Ecel aman verirse deyiminin anlamı
Ölmezsem, ömür yeterse.
Örnek: Ecel aman verirse torunumu da görürüm.
Örnek 2: Seneye emekli olacağım, ecel aman verirse emekliliğin keyfini sürerim.
Eceli gelmek deyiminin anlamı
Ölmek, sonu gelmek, yok oluş vakti gelmek.
Örnek: Herkesin eceli gelecek ve bu dünyadan göçecek.
Örnek 2: Bizim oralarda eceli gelmeden vuruyorlar adamı. (A. Kulin)
Ecel beşiği deyiminin anlamı
Çok tehlikeli binit veya geçit.
Ecel terleri dökmek deyiminin anlamı
Çok korkmak, heyecan içinde bulunup terlemek, korku ve bunalım içinde olmak.
Örnek: Tahta köprüden geçerken ecel terleri döktük.
Örnek 2: Yangın kendi evlerine de sıçrayacak diye ecel terleri döküyordu.
Örnek 3: Polisler görecek diye ecel terleri dökmeye başladı.
Örnek 4: Yolculuk boyunca ecel terleri döktük.
Ecel şerbeti içmemek deyiminin anlamı
Ölmemek.
Örnek: O patlamada ecel şerbeti içmediğin için şanslısın.
Örnek 2: Genç yaşta ecel şerbeti içmemek için kendine dikkat et.
Ecel aman verirse deyiminin anlamı
Ölmezsem, ömür yeterse.
Örnek: Ecel aman verirse torunumu da görürüm.
Örnek 2: Seneye emekli olacağım, ecel aman verirse emekliliğin keyfini sürerim.