Mezar; insan ölüsünün gömülü bulunduğu yer, bir kimsenin öldükten sonra gömüldüğü yer, kabir, sin, makber, gömüt demektir. İşte mezar kelimesi ile ilgili gerçek ve mecaz anlamlı cümleler.
– Benden duymuş olma, ama bu adam senin mezarını kazıyor.
– Sana yan gözle bakanın mezarını kazarım.
– Vatanımı bölmeye çalışanın, mezarını kazarım.
– Trafikte dikkatli ol, yoksa mezarı boylarsın.
– Define arayan iki kişi mezarı boylamış.
– Güneş doğmadan Deli Mehmed’in mezarına koştu. (Ö. Seyfeddin)
– Bir arıza olursa, denizaltı denizcilerin mezarı olur.
– Bu hasarlı bina, depremde sizin mezarınız olur.
– Daha geçen ay, bu göl iki çocuğun mezarı oldu.
– Eğer mezarda, şafak sökmeyen o zindanda / Ceset çürür ve tahayyül kalırsa insanda / Cihan vatandan ibârettir îtikādımca. (Y. Kemal)
– Babam ile birlikte dedemin mezarını ziyaret ettik.
– Bayram sabahı ailece babamın mezarına gittik.
– Mezara kadar seni seveceğim Müjgan.
– Biz bu takıma mezara kadar gönül verdik.
– Ahmet, o alışkanlığı mezarına kadar taşıdı.
– Seni mezardan çıkaran adama karşı, biraz vefalı ol.
– Bunların öldükten sonra bir mezarları bile yoktur. (P. Safâ)
– Bahsettiğin kişi de mezar soyguncusu çıktı.
– Biz o mezar soyguncusuyla anlaşamayacağız.
– Bu genç yaşımda mezara girmek istemem.
– Liderleri öldüğünde, onun vücudunu büyük bir mezara yerleştirdiler.
– Daha bu hafta o aileden üç kişi mezara girdi.
– Bir arıza olursa, denizaltı denizcilere mezar olur.
– Mezar, tabuta yakın yerdeymiş ve cenaze dilencilerle kalabalıklaşmıştı. (M. Ş. Esendal)
– Bu hasarlı bina size mezar olacak.
– Daha geçen ay bu göl iki çocuğa mezar oldu.