Parmak basmak deyiminin anlamı
* Önemli bir noktaya dikkat çekmek.
* İmza yerine parmağı mürekkebe batırmak (genellikle sağ elinin başparmağının ucuna mürekkep sürerek, imza yerine geçmek üzere, bir yere bastırmak).
Örnek: Ücret artışı konusuna parmak basmak kimsenin aklına gelmemişti.
Örnek 2: Ben bu dileğin altına bilmem kaç kuruşluk pul yapıştırtıp, binlerce yurttaşa parmak bastırtıp yirmi metre uzunluğunda bir dilek kâğıdı olarak size sunabilirdim. (N. Hikmet)
Örnek 3: Bu arada benim öteden beri gözüme çarpan bir noktaya şimdi parmak basacağım. (B.Felek)
Parmak ısırtmak deyiminin anlamı
* Kıskandırmak.
* Herhangi bir davranışıyla şaşırtmak, şaşkınlık vermek.
Örnek: Yaptığım tatlıyı görünce parmaklarını ısıracaklar.
Parmak kadar deyiminin anlamı
* Küçücük.
* Yaşça pek küçük, henüz çocuk.
Örnek: Parmak kadar çocukla iş yapılır mı?
Parmak kaldırmak deyiminin anlamı
* Bir toplulukta tek parmağı havaya kaldırıp söz almak.
* Sınıfta ya da bir toplantıda, söz istemek anlamına gelmek üzere, işaretparmağını açık bırakıp öteki parmakları kapalı tutarak eli yukarı kaldırmak.
* Olumlu oy vermek için el kaldırmak.
Örnek: Parmak kaldırarak söz istemeyi öğrenin artık!
Parmakla gösterilmek deyiminin anlamı
* Az ya da değerli olduğu için dikkat çekmek. (Kişiler için de kullanılır.)
* Az bulunmak.
* Çok ünlü bir kimse olmak.
Örnek: Eskiden liseyi bitiren parmakla gösterilirdi.
Örnek 2: Artık çevresinde parmakla gösterilen biri olmuştu.
Örnek 3: İbrahim, çevresinde parmakla gösterilen bir adamdı.
Parmaklarını yemek deyiminin anlamı
* Yemeği çok beğendiğini ifade etmek için kullanılır.
* Bir yemeğin çok lezzetli olduğunu anlatmak için kullanılır.
* Yenilen şeyin çok güzel ve lezzetli olması.
Örnek: Böreği değil, parmaklarımızı yedik âdeta.
Örnek 2: Makarna o kadar güzeldiki parmaklarımı yedim.
Parmak ısırmak deyiminin anlamı
Büyük şaşkınlık duymak, hayrete düşmek.
Örnek: Yaptığım tatlıyı görünce parmaklarını ısıracaklar.
Parmak atmak deyiminin anlamı
Sorun yaratmak.
Örnek: Her işe burnunu sokma, satış işine de parmak atmaya kalkma.
Parmak kaldı deyiminin anlamı
Az kaldı, az kalsın, neredeyse anlamında kullanılan bir söz.
Örnek: Köşeyi dönüşte, parmak kaldı karşıdan gelen araca çarpıyorduk.
Parmak izi deyiminin anlamı
Genellikle kimlik belirlemede yararlanılan, parmak uçlarının iç tarafındaki derinin her kişide değişik olan izi.
Parmak üzümü deyiminin anlamı
Uzun taneli bir üzüm çeşidi.
Parmakla sayılacak kadar az olmak deyiminin anlamı
Çok az olmak.
Örnek: Senin gibi örnek insanlar parmakla sayılacak kadar az.
Örnek 2: Parmakla sayılacak kadar az olduğundan uzman doktor bulamıyoruz.
Örnek 3: Bu şehirde böyle güzel mekanlar parmakla sayılacak kadar az.
Parmak hesabı deyiminin anlamı
Parmakları kullanmak suretiyle yapılan hesap.
Örnek: Bizim bakkal hâlâ parmak hesabı yapıyor.
Parmak kadar çocuk deyiminin anlamı
Yaşça çok küçük, pek küçük çocuk.
Örnek: Parmak kadar çocukla iş yapılır mı?
Parmakla gösterilmek deyiminin anlamı
* Bir şey az bulunmak.
* Seçkin, ünlü olmak.
Örnek: O otomobiller artık parmakla gösteriliyor.
Örnek 2: O, çevresinde parmakla gösterilen bir adamdı.
Parmaklarını birlikte yemek deyiminin anlamı
Yediği yemeği çok beğenmek.
Örnek: Parmaklarımı yedim, çok lezzetliydi.
Parmak bozmak deyiminin anlamı
Çocuklar arasında arkadaşlığı sona erdirmek, küsmek.
Örnek: Onu çok sevdiğim için parmak bozmak istemedim.
Parmakla sayılmak deyiminin anlamı
Çok az olmak.
Örnek: Sınıfta takdir belgesi alanlar parmakla sayılır.
Parmak tatlısı deyiminin anlamı
Parmak biçiminde yapılan bir tür hamur tatlısı.
Parmak yalamak deyiminin anlamı
Kendine hakkı olmaksızın bir çıkar sağlamak.
Örnek: Bal tutan parmağını yalar.
Parmakları çivi gibi olmak deyiminin anlamı
Parmakları çok üşümek, donmak.
Örnek: Kar iyice bastırdı, parmaklarım çivi gibi oldu.
Örnek 2: Parmaklarım çivi gibi oldu, eldivenlerimi giymem lazım.
Parmağı ağzında kalmak deyiminin anlamı
Çok şaşırmak, hayrete düşmek.
Örnek: Karnemdeki notları görünce, parmağı ağzında kaldı.
Parmağında oynatmak deyiminin anlamı
Birine her istediğini yaptırmak, onu kukla gibi kullanmak.
Örnek: Beni parmağında oynatamayacaksın alçak herif.
Örnek 2: Kadın, kocasını parmağında oynatıyor.
Parmağı olmak deyiminin anlamı
Bir işi olumsuz yönde etkilemek, bir işe karışmış olmak.
Örnek: Bu işte senin parmağın yoktur umarım.
Örnek 2: Yarın sabah işte kimin parmağı var öğreneceğiz.
Parmağının ucuyla çevirmek deyiminin anlamı
Bir işi kolayca ve ustalıkla yapabilmek.
Örnek: Araba kullanmak benim için çocuk oyuncağı, parmağımın ucuyla çeviririm.
Örnek 2: Güzel saz çalar, parmağının ucuyla çevirir.
Parmağını basmak deyiminin anlamı
O işi kollayıp kovalamak, dikkatleri çekmek.
Parmağının ucunda çevirmek deyiminin anlamı
Bir işi kolayca ve ustalıkla yapabilmek.
Örnek: Araba kullanmak benim için çocuk oyuncağı, parmağımın ucunda çeviririm.
Örnek 2: Güzel saz çalar, parmağının ucunda çevirir.
Parmağına dolamak deyiminin anlamı
Bir konuyu her fırsatta, her yerde ele alıp konuşmak, o konu ile uğraşmak.
Örnek: Sen de o kızı parmağına dolamışsın.
Parmağını bile oynatmamak deyiminin anlamı
Bir iş veya durum için hiçbir tepki göstermemek, kayıtsız kalmak.
Örnek: Yardım etmek için parmağını bile oynatmadı.
Örnek 2: Beni dövdüler ama o parmağını bile oynatmadı.
Parmağını yaranın üzerine basmak deyiminin anlamı
Asıl sorunu ya da bu sorunun asıl nedenini göstermek.
Örnek: Parmağını yaranın üzerine bastın, ben de onu söylemek istiyordum.
Parmağını bile kıpırdatmamak deyiminin anlamı
Bir iş veya durum için hiçbir tepki göstermemek, kayıtsız kalmak.
Örnek: Yardım etmek için parmağını bile kıpırdatmadı.
Örnek 2: Beni dövdüler ama o parmağını bile kıpırdatmadı.
Parmağını her işe sokmak deyiminin anlamı
Bilsin bilmesin her işe karışmak.