Şeriata göre sular iki kısımdır. Biri mutlak sulardır ki bunlar yaratıldıkları hal üzere olan sulardır. Yağmur, kar, deniz, göl, kuyu ve ırmak suları gibi. Diğeri de mukayyet sulardır ki iki türlüdür. Biri, karpuz ve kavun suları gibi sulardır ki bunların yaratılış halleri bu şekildedir. Diğeri de aslı mutlak su iken sonradan bir şey ile karıştırılınca mukayyet olan sulardır. İçine düşen yaprakların çürümesiyle inceliğini ve akıcılığını kaybeden sular gibi.
Suyun temizleyici olmasının ölçüsü onun içilebilmesi değildir. “Rengi, tadı, kokusu bozulmamış, içine pis bir madde karışmamış, kullanılması mekruh ve şüpheli hale gelmemiş sular hem temiz hem de temizleyici sayılırlar.”
Buna göre küçük abdest yani namâz abdesti ve boy abdesti yani gusül abdesti almak için mutlak su kullanılır. Kaplarda biriktirdiğiniz sularda yukarıda açıklanan ölçülerde bir kirlenme yoksa abdest alınabilir. Yağmur suyu, akarsu yani dere, nehir, kaynak suları, kuyu, deniz ve kar suları, mutlak sudur. Müsta’mel yani kullanılmış su, pis su ve çiçek suyu, üzüm suyu gibi, cinsi, sıfatı ile söylenen sular mutlak su değildir. Bunlarla gusül abdesti yada normal abdest alınamaz. Kısacası nutlak sular, kendilerine temiz olmayan bir şey karışmadığı ve kendi rengi, inceliği ve akıcılığı bozulmadığı takdirde hem temizdirler hem de temizleyicidirler. Kendileriyle maddi ve manevi taharetler yapılır.