Zekât, nisap miktarı mala veya paraya sahip olan Müslümanların yılda bir kere malının kırkta birini muhtaçlara vermesidir. Diğer bir ifade ile Zekat; Ölçülere göre zengin olan (Nisab miktarına ulaşmış) müslümanların seneden seneye malının ve parasının kırkta birini fakir olan müslümanlara vermesidir.
Nisap miktarı, dinin koyduğu bir ölçüdür ki, bu da kişinin borcundan, evinden, binek arabasından ve zorunlu eşyalarından başka, 80,18 gr altına veya bunun değerinde paraya sahip olmasıdır.
Akrabalara zekât verilir, hatta zekâtımızı verirken öncelikle fakir olan akrabalarımızdan başlamak müstehap görülmüştür. Çünkü bununla kişi zekât borcunu ödediği gibi, dinin emrettiği akrabalık bağlarını da gözetmiş olacaktır.
Zekâtın verilemeyeceği yerler sayılırken bunlar arasında bir de yakın akraba bulunmaktadır. Buna göre kişi, zaten bakmakla sorumlu olduğu yakın akrabasına zekât veremez. Çünkü bunlara verdiği zekâtın faydası yine kendisine dönecektir. Bir de kişinin aynı çatı altında yaşadığı bu yakın akrabasına zekât ve fitre parasıyla bakması bizim dini duygu ve düşüncemize uygun değildir.
Kişinin zekât veremeyeceği kişiler, ebeveyni, hanımı ve çocuklarıdır. Ebeveyni derken, buna bütün usulü girer. Yani dedeleri ve nineleri de Çocuklarının içine de bütün furû’u girer. Yani torunlar, onların çocukları vs. Çünkü bunlar kişinin zaten bakmakla mesul olduğu, nafakalarını kendisinin karşılaması gereken yakın akrabasıdır. Fakat bunların dışında kalan, dayı, amca, hala, teyze, kayınvalide, kayınpeder, damat, gelin vs. diğer akrabaya zekât verilebilir.
Dikkat edilmesi gereken husus, zekât verirken dindar olanların ve ihtiyacı olanların tercih edilmesidir. Yani zekâtımı akrabama vereceğim diye, dini yaşayışında laubali veya zaten maddi durumu iyi olan kimselere zekâtımızı vermemiz doğru değildir. Eğer maddi durumu itibariyle kendisine zekât düşecek kadar bir mala sahipse zaten ona zekât veremeyiz.
ZEKAT KİMLERE VERİLİR?
Zekât şu kimselere verilir:
1- Fakirlere.
2- Miskinlere (Hiçbir şeyi olmayan yoksullara)
3- Borçlulara.
4- Yolda kalmış yolculara.
5- Allah yolunda savaşan mücahitlere.
6- Kölelere.
7- İlim ile meşgul olan talebelere
8- Zekât toplamakla görevli olanlara.
Kur’an-ı Kerim’de zekâtın kimlere verileceği belirtilmiş ve hicretin 9. yıllında inen Tevbe sûresinde bunlar şöyle sıralanmıştır: “Sadakalar (zekâtlar) Allah’tan bir farz olarak fakirlere, miskinlere, zekât işinde çalışanlara, kalpleri İslâm’a ısındırılmak istenenlere, kölelere, borçlulara, Allah yollunda olanlara ve yolda kalmışlara aittir. Allah bilendir, tam hüküm ve hikmet sahibidir” (Tevbe, 9/60.)
1) Yoksullar ve düşkünler: Bunlar, Kur’an’daki ifadesiyle “fakirler ve miskinler”dir. Fakir; ev ve ev eşyası gibi temel ihtiyaçlarını karşılayan malı olsa bile, gelirleri mutat olan ihtiyaçlarını karşılamayan ve borçları düşüldüğünde, nisap miktarından daha az malı bulunan kimsedir. Bir işte çalıştığı halde gelir düzeyi temel ihtiyaçlarını karşılamayan kimse de bu sınıfa girer.
2) Zekât işlerinde çalışanlar: Bunlar zekât işlerinde çalıştırılan memurllardır. Âyette geçen “âmil” sözlükte bir iş yapan, işçi, zanaatkâr gibi anlamlara gelir. Terim olarak ise zekât gelirlerini toplamak ve hak sahiplerine dağıtmak için görevlendirilen kişiyi ifade eder.
3) Müellefe-i kulûb: İlgili âyette dördüncü grup olarak zikredilen bu sınnıf, kalpleri İslâm’a ısındırılmak istenen kimseleri kapsar.
4) Köleler: Kölelikten kurtulmak, hürriyetini para ile satın almak isteyen kimselere de zekât verilir. Zekât fonundan yararlanılarak kölelerin özgürlüğüne kavuşturulması, İslâm’ın insan hürriyetine verdiği önemi gösterir.
5) Borçlular: Borcu düşüldükten sonra, nisap miktarı malı kalmayan kimsseler bu sınıfa girer. Başkasından malı veya alacağı olup da, bunu alması mümkün olmayan kimse de borçlu sayılır. Bu şekilde borcu yüzünden darda bulunan kimseye zekât vermek borçsuz yoksula vermekten daha faziletlidir.
6) Allah yolunda olanlar: Kelime olarak “Allah yolunda” anlamına gelen “fî sebîlillah” tamlaması, terim olarak iki farklı anlamda kullanılmıştır. Birinci anlamı; İslâm’ı yüceltmek için bilfiil savaşta bulunmaktır. Buna göre savaşta olan mücâhitlere zekât verilir. İkinci anlamı ise; Allah rızasına uygun ve O’na yaklaşmak için yapılan her türlü hayırlı iştir. Buna göre Allah rızasını gözeten, hayır ve tâat niteliği bulunan işleri yapan kişi ve kurumlara zekât fonundan yardım yappılabilecektir.
7) Yolda kalmış kimse: Yolculuğa çıkan, iyilik ve yararlı bir iş için yolculluk yapan ve gittiği yere yardımsız olarak ulaşamayan kimse bu sınıfa girer. Hac, savaş, mendup ziyaretler veya ticaret için yapılan yolculuklar buna örnek gösterilebilir.
ZEKAT İLE İLGİLİ HABERLER
Zekat kimlere verilmez kısaca
Zekat verilecek fakir, miskin, yolcu, mükatebler, mücahitler ve zekat memurları kimlerdir
Zekat kimlere verilir kısaca
Zekata tabi mallar kendi cinslerinin dışında, kıymet olarak da verilebilir mi
Zekatın sıhhatinin şartı nedir
Hangi mallar zekata tabidir
Hangi mallara zekat düşmez
Zekatın farz olmasının şartları nelerdir
Zekat nedir, şer’i hükmü