Kan; insanda ve gelişmiş yapılı hayvanlarda, atardamar, toplardamar ve kılcal damarlardan oluşan damar ağının içinde dolaşan; akıcı plazma ve hücrelerden meydana gelmiş kırmızı renkli hayati sıvı demektir. İşte kan kelimesi ile ilgili gerçek ve mecaz anlamlı cümleler.
– Kanı ağır adamlarla dostluk kurmam.
– Dayısının kanı ağır olduğundan, yanına pek uğramazdı.
– Gençlerin kanı kaynıyor, bol bol dans ettiler.
– Çocuğa, ilk rastladığımda kanım kaynamıştı.
– Sınıfa yeni gelen öğretmene çocukların kanı kaynamıştı.
– Kanına mı susadın sen, o katilin üstüne böyle gidilir mi hiç!
– Buralardan geçerken dikkatli davran, kanına mı susadın sen?
– Kanım pahasına da olsa, o adamlara, buradan adımlarını attırmayacağım.
– Kanı pahasına bu yurdu savunmuş dedelerimiz.
– Babalarının ardından tüm aile kanlı yaş döktü.
– Yaptığını kanıyla ödettiler zavallıya.
– Kanına dokunacak sözler etmeye başlayınca kavga çıktı.
– Yaptıkları çok kanıma dokundu.
– Torpil ve rüşvet bu yöneticilerin kanına işlemiş.
– Tembellik bu çocuğun kanına işlemiş.
– Otuz yıllık memuriyetten sonra, memur ruhu kanına işlemiş.
– Kendi şirketinde çalışıyor, liderlik kanına işlemiş.
– Kanını yerde koymak istemeseler de adalete güveniyorlardı.
– Kanı başına sıçramıştı, sağa sola bağırıp duruyordu.
– Onu görünce kanım başıma sıçradı.
– Anlattıklarını işitince kanım dondu, inanamadım.
– Hırsızla karşı karşıya kalınca kanım dondu, ne yapacağımı bilemedim.
– Olayı hatırladıkça hala kanım donuyor.
– Yaşananları dinleyince insanın kanı donuyor.
– Sizin isteklerinizden kanım kurudu benim.
– Kanı kuruyuncaya kadar temizlik yaptı.
– Hırto aşireti, kanı temizlenmek için birini görevlendirmiş.
– Şu görüntüler insanın kanını kaynatıyor.
– Her konserinde izleyicilerin kanını kaynatmayı başarıyor.
– Yeni patrona kanı ısınmadığı için işten ayrıldı.
– Okul müdürüne bir türlü kanım ısınmadı.
– Toplum bu kanı bozuk insanlardan temizlenmelidir.
– Kanı bozuk biri olduğu söyleniyor.
– Kan davası nedeniyle adamın kanına girdiler.
– Şu paranın da kanına girdin ya, yazıklar olsun sana.
– Yıllardır kanımızı emiyor bu soysuz herifler!
– Uzaktan akrabaları olmalarına rağmen, adamın kanını emiyorlardı.
– Kanı sıcak bir öğretmendi.
– Size kanım ısındı, iyi bir insana benziyorsunuz.
– Yeni patrona kanı ısınmadığı için işten ayrıldı.
– Türkçe öğretmenine kanım ısındı, çok güler yüzlü biri.
– Akşama kadar bu çocuklar kanımı kuruttular.
– Kanı başına toplanmıştı, sağa sola bağırıp duruyordu.
– Onu görünce kanım başıma toplandı.
– Kanı başına çıkmıştı, sağa sola bağırıp duruyordu.
– Onu görünce kanım başıma çıktı.
– Kanı içine akar, ağzını açıp tek laf etmez.
– Kanını içine akıtmayı bırak da sana yardımcı olalım.
– Kanı sulandığı için doktor ilaç vermiş.
– Kanını içine akıtma, sorunlarını bizimle paylaş ki sana yardımcı olalım.
– Olayı hatırladıkça hala kanım çekiliyor.
– Yaşananları dinleyince insanın kanı çekiliyor.
– Hırsızla karşı karşıya kalınca kanım çekildi, ne yapacağımı bilemedim.
– Küçücük bir tarla yüzünden kanlı bıçaklı olduk.
– Üç kuruşluk para yüzünden onunla kanlı bıçaklı oldu.
– Kanlısı olduğu için, sürekli kendini gizlemeye çalışıyordu.
– Kanlı canlı oluncaya kadar hastanede tutuldum.
– Karşısında duran, kanlı canlı öz oğluydu.
– Arabadan düşüp yuvarlanınca al kanlara boyanmıştı.
– Bir bahar akşamında al kanlara boyandı yiğidim.
– Mehmetçik, bir hain kurşunla al kanlara boyanmıştı.
– Aralarında kan olan insanlar, birbirinden kaçarlar.
– Biraz bakılınca çocuğun benzine kan geldi.
– Yirmi dört saat evvel Allah’tan ziyade Abdülhamit’ten korkan kâtiplerin henüz benizlerine kan gelmemişti. (Ö. Seyfettin)
– Kan kusup kızılcık şerbeti içtik diyecek kadar devletimize bağlıyız.
– Anam üzülmesin diye, kan kusup kızılcık şerbeti içtim derim.
– Hayat bazen kan kusup kızılcık şerbeti içtim demeyi gerektirir.
– On takla atan arabadan, burnu bile kanamadan çıktı, şaşılacak şey doğrusu.
– Otomobillerine kamyon çarpmış, ama onun burnu bile kanamamış.
– Kazadan kurtulmuştu, ama kan revan içindeydi.
– Kan bankasında kan kalmadığı için birisinin kan bağışı yapmasını bekliyoruz.
– Kan revan içinde kapıdan girince hepimiz donup kaldık.
– Elindeki kazmayı bırakmaya niyetli değildi, kan ter içinde kalmış bedenini doğrultarak yüzüme baktı.
– İşte şimdi de kan ter içinde oturdum masanın başına. (N. Hikmet)
– Düşmanla göğüs göğüse gelmiştik, biliyordum ki birazdan kan gövdeyi götürecek ve pek çoğumuz ölecekti.
– Kan grubunuz tutmadığı için ona kan veremiyorsun.
– Zavallı çocuk, boş yere elini kana buladı.
– Kadın o kadar kan kaybetmiş ki az daha ölecekmiş. (M. Ş. Esendal)
– Kaleminden kan damlamış mübarek, ne güzel yazmışsın.
– Bu köşe yazarının kaleminden kan damlardı.
– Kaleminden kan damlayan kavgacı yazarları sevmiyordu. (T. Buğra)
– Ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüştü.
– Kan değerlerim düştüğü için bir yerde yığılıp kalmışım.
– Gözlerin kan çanağına dönmüş, Sen hala çalışıyor musun?
– Ben ne yaptım da, gözlerin kan çanağına döndü birden?
– Öfkeden gözleri kan çanağına dönmüş bu insanları, nasıl huzura kavuşturacaksınız?
– Kerem’in kusacağı geliyordu. Gözleri kan çanağına dönmüştü. (Y. Kemal)
– Kan gütmekle başını belaya sokarsın, bırak adalet cezasını versin.