Direktör Ali Bey; 1844 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiş, Tanzimat dönemi tiyatro yazarıdır. Asıl adı Mehmed Ali’dir. Halep ve Şam vilâyetleri Kapı kethüdâlıklarında bulunmuş Yusuf Cemil Efendi’nin oğludur.
Direktör Ali Bey, Fransızcayı kendi çabasıyla öğrendikten sonra Babıâli Tercüme Odası’nda görev aldı; bilgisini ve deneylerini geliştirdi. Mutasarrıflıklar ve çeşitli hükümet dairelerinde memurluklar yaptıktan sonra Düyun-u Umumiye müfettişliğiyle doğu illerini, Irak’ı dolaşıp görme fırsatlarını buldu. 1885 ile 1888 yılları arasında Bombay’a kadar gitti. 1890-1893 yılları arasında Trabzon Valiliği yaptı. 1894 yılında çalıştığı kurumun Türk yöneticiliğine getirildi, ölümüne kadar kaldığı bu görevi nedeniyle Direktör Âli Bey diye anıldı. Direktör Ali Bey, 3 Şubat 1899 yılında 53 yaşında iken İstanbul’da vefat etti. Anadoluhisarı’ndaki Göksu mezarlığına babasının yanına defnedildi.
Devlet memurluğuyla bağdaşmaz sayıldığı için bazılarını “Bir Zat” diye imzaladığı oyunları ve mizah yazılarıyla değerlenen Ali Bey, özellikle dilinin ve anlatımının konuşmaya yatkın doğal yalınlığı yüzünden dikkat çekicidir. Özel merakıyla Gedikpaşa Osmanlı Tiyatrosu’nun eksik ve yanlışlarını gidermek için çalıştığı gibi zamanının en başarılı uyarlamalarını da gerçekleştirdi: Ayyar Hamza (Moliere‘den, 1871), Tosun Ağa (Moliere‘den, 1870; sonradan Memiş Ağa).
Direktör Ali Bey Eserleri
Büyük bir kısmı tiyatro türünde olan Direktör Ali Bey eserlerinin belli başlıları şunlardır;
– Kokona Yatıyor Yahut Madam Uykuda (tek perdelik komedi, 1870),
– Tosun Ağa (Moliere’in Georges Dandin adlı eserinden adapte; üç perdelik komedi, 1870’te Güllü Agop Tiyatrosu’nda Memiş Ağa adıyla oynandı),
– Ayyar Hamza (Moliere’in Les Fourberies de Scapin adlı eserinden adapte, 1871),
– Misafiri İstiskal (Tek perdelik komedi, 1871),
– Geveze Berber (iki perdelik komedi, 1873),
– Gavo Minar ve Şürekâsı (Edmont Gondinet’den tercüme üç perdelik komedi, 1889),
– Letafet (üç perdelik operakomik-1897),
– Evlenmek İster Bir Adam (Paul de Kock’dan tercüme roman,1897),
– Lehçetü’l-hakâyık (mizah sözlüğü, 1897),
– Seyahat Jurnali (Hindistan gezisine ait notlar, 1897),
– Seyyâreler (mitolojik muhtevalı mizahî hikâye, Kahire 1897).
Eserlerinden;
– Kokona Yatıyor. Doğan Aksan (Ankara 1961),
– Letafet Baha Dürder (İstanbul 1961),
– Lehçetü ‘l-hakâyık ve Seyyâreler Necmettin Hacıeminoğlu (Ankara 1962),
– Lehçetü ‘l-hakâyık-Kokona Yatıyor-Misafiri Îstiskal-Ayyar Hamza-Seyahat Jurnali Şemsettin Kutlu (sadeleştirilerek tek kitap halinde, İstanbul 1974) tarafından hazırlanıp yayımlanmıştır.
Direktör Ali Bey Kendi oyunları
– Kokona Yatıyor (bir perdelik komedi, 1870)
– Misafiri İstiskal (komedi, 1872)
– Letafet (üç perdelik operet, 1897)
– Diyojen (1869-1872), mizah dergisindeki ince mizahıyla ilgi çeken Âli Bey’in bu alandaki tek kitabı Lehçetü’l-Hakayik’ tir (1896)
– Görev yolculuklarının ürünü: Seyahat Jurnali (gezi notları, 1897).
Direktör Ali Bey Edebi Kişiliği
✓ Teodor Kasap’ın çıkardığı ilk mizahî dergi Diyojen’de mizahî yazılar yazmış ve bu yönüyle tanınmıştır.
✓ İlk mizahî sözlük olan Lehçetü’l Hakayık’ı yazmıştır.
✓ Tiyatrolarında da gülmece unsurlarına yer vererek tiyatrolarını halkın konuştuğu sade dille kaleme almıştır.
✓ Yazdığı tiyatrolarla Türk tiyatrosunun gelişmesine katkılarda bulunmuştur. Eserleri Güllü Agop ve arkadaşları tarafından Gedikpaşa Tiyatrosunda sahnelenmiştir.
✓ Sanatçının 1871′de yazdığı “Seyahat Jurnali” adlı eseri edebiyatımızdaki ilk günlük örneğidir.
Direktör Ali Bey başlıca eserlerinin özetleri
Ayyar Hamza, Fransız yazarı Moliere‘ den (1622-1673) başarıyla uyarladığı oyun (1871). Asıl adı les Fourberies de Scapin (Scapin’in Dolapları) olan eser (1671), Orhan Veli Kanık tarafından bu adla 1944’te Türkçeye çevrildi. Tanzimat döneminde tiyatro yaşamına yeni başladığı için çeviri yerine uyarlama (adaptasyon) yeğlenmişti; gerçekte aynı eser Ahmet Vefik Paşa (1828-1891) tarafından Türk sahnesine kazandırılmıştı (Dekbazlık). Âli Bey’ in başarısı; dilinin süssüz, temiz, konuşma havasına yatkın oluşu; eserdeki tipleri yerli kişilere ustaca benzetişi (ayyar: hilekâr, zeki kurnaz) sahne gereklerine uygun bir ortam hazırlama dikkatidir. Birçok komedide olduğu gibi uşak (Hamza), babaları kandırıp, gerekli yolları hazırlayarak genç efendilerin aşk ve mutluluğa kavuşmalarına olanaklar bulur; sorunları çözümler.
Lehçetü’l-Hakayik, “Gerçeklerin Dili” anlamına gelen mizah sözlüğü. Önce 1896, daha sonra 1962’de basıldı. Diyojen dergisinde parça parça yayımlanırken bile bir çeşit yeni özdeyiş tutumu olarak taklit edilen eser, yazarın çeşitli bireysel ve toplumsal kavramları alaycı, eleştirel (çok zaman ters, abesin mantığı gereğince) yorumlarını içerir, sözlükmüşcesine sunulur. Sözcüklerin gerçek anlamlarının değil, yergisel ve küçültücü eleştirilerinin bazı örnekleri: Ahlâk: Akıl polisi; Edeb: Yaldızlı hap; İnşallah: Red cevabı; Avukat: Suçluların çamaşır yıkayıcısı; Çocuk: Ailenin gerçek reisi; Hasta: Sağlığının değerini anlamaya başlayan adam; Dostluk: Fırtınalı havada içi dışına dönen şemsiye; Darbımesel: Kira arabası; Adalet: Ayarı bozuk terazi; Falcı: İstediklerimizi söyleyen; Vâız: Sermayesini yemeyen tacir…
Ayyar Hamza Piyesi
Konu: Muhterem Efendi, oğlu Sena Bey’i iş ortağı Zuhûrî Efendi’nin kızıyla evlendirmek istemektedir. Oysa Sena Bey babasından gizli evlenmiştir ve eşi Zîba Hanım da aslında Zuhûrî Efendi’nin çocuğu olup Muhterem Efendi’nin oğluna almayı düşündüğü kızdır. Sena Bey durumu Zuhûrî Efendi’nin oğlu Nimet Bey’in uşağı olan Hamza’ya açarak yardımcı olmasını ister, uşak da yardım edeceğini söyler. Bu arada Ziba Hanım da eşinin başka birisiyle evlendirilmek istenmesinden dolayı çok üzülmüş ve umutsuzluğa düşmüştür.
Muhterem Efendi, bu evlilik olayını öğrenince çok öfkelenir; ancak Hamza’nın, efendisi Nimet Bey’in bir köle kızla evlenerek daha kötü bir iş yaptığını söylemesi üzerine yumuşar. Bir toplantıda Zuhûrî Efendi, ortağına çocuk terbiyesinden söz edince Muhterem Efendi de dayanamayarak Nimet Bey’in yaptığı kötü işleri anlatır. Oldukça canı sıkılan Zuhûrî Efendi, oğluna çıkışır. Delikanlı da bütün bu olan bitenlerin kaynağı olarak gördüğü Hamza’ya saldırır. Bu sırada Nimet Bey’in eşinin iki saat içinde beş yüz altın gönderilip alınmazsa Mısır’a götürüleceği haberi gelir. Bunun üzerine Nimet Bey tavır değiştirip bu işi çözümlemesi için Hamza’ya yalvarır. Razı olan Hamza, iki ortaktan istenilen miktarda altın temin ederek Nimet Bey’in meselesini çözümler.
Hamza, oğlunu kışkırtarak üzerine salan Zuhuri Efendi’den intikam alma gayretine girer. Oğlunun sevgilisinin kardeşinin kendisini öldürmek istediğini söyleyerek, onu eve götürmek üzere bir çuvalın içine sokar. Yolda çeşitli hilelerle Zuhuri Efendi’ye dayak atar ve sonunda yakalanır; ama, yine de kaçmayı başarır. Bu sırada oyunun akışını değiştiren tesadüfler ortaya çıkar: Zuhûrî Efendi’nin Sena Bey ile evlenecek olan kızının Ziba Hanım olduğu; Nimet Bey’in evlendiği Eda Hanım’ın, Muhterem Efendi’nin dört yaşında kaçırılan kızı olduğu meydana çıkar. Böylelikle işler yoluna girer. Bir tek Hamza’nın kendisini efendisine bağışlatması kalmıştır ki, o da olayların sonunda kendisini ölüyormuş gibi göstererek acındırıp efendisine bağışlatır.