Mütalaa; bir konuda karar verebilmek için iyice düşünme, rey, mülâhaza, iyice düşünülerek verilen karar, herhangi bir konu üzerinde ayrıntılı düşünme ile oluşan görüş, fikir, kanaat ve yorum, inceleme, tetkik, ders çalışmaya ayrılan zaman, etüt gibi anlamlara gelir. Hukuki anlamda ise mütalaa; İrdeleme, müzakere, görüş, düşünce, adli davada bilirkişilerin verdikleri fikirler anlamına gelmektedir. İşte mütalaa kelimesi ile ilgili cümleler.
– Bu mütalâalardan sonra zihnimde bir istifham işâreti belirdi (Refik H. Karay)
– Mütalaada önüne biyoloji kitabını açmış, iki satır okuyor, beş satır dalga geçiyordu. (Ç. Altan)
– Kolordu kumandanlarının fikir ve mütalaalarını bilmek bence pek faydalı idi. (Atatürk)
Bu kitabı mütâlaa ettiniz mi?
– İdare Meclisi Azaları, şirket işleri hakkındaki görüş, mütalaa ve tekliflerini ancak doğrudan doğruya, Reise var ise Murahhas Azaya veya toplantı esnasında İdare Meclisine yapabilirler.
– Durumumuzu benzetmelerle mütâlaa etmek istiyorum. Daha rahat oluyor (Burhan Felek)
– Gelen geçen ne kadar âşinâsı varsa tutup / Mütâlaâtını söyler: Falan nasıl düşünür / Nasıl yazar, nasıl icmâl ü ictihâd eyler (Tevfik Fikret).
– Nihat’ın hiç böyle dürüstâne mütâlaâta muhâtap olduğu yoktu (Hüseyin R. Gürpınar)
– Ebu İshak İsferaini’nin usullerini iyice kavradıktan sonra, meşhur kelam alimlerinden Ebubekir el-Bakıllani’nin kitaplarını mütalaa etti.
– Fedâ edersem ona çok mu ben mütâlaamı / Sizin muâdil olur mu kitâb-ı hüsnünüze (Abdülhak Hâmit)
– Onun ansiklopedik âlim İbn-i Sina ‘nın ” İşarat ve’l-Tembihat” kitabını kendi hocasının yanında mütalaa etdiğini bildirmiştir.
– Ceza yargısı alanında her türlü ihtilaflı ilişki konusunda hukuki ve bilimsel mütalaa vermekteyiz.
– Dostluk zannedilen lâubâlîleşmiş yakınlıkları veya yakınlığı lâubâlîleşmek şeklinde yaşamayı, gerçek bir dostluk ve muhabbet olarak mütâlaa etmek mümkün değildir.
– Bazı avukatların yargıç ve savcıların hocalarından para karşılığı mütalaa aldığı belirtildi.
– Avukatları bu durumun adil yargılama hakkına aykırı olduğunu ifade ederek mütalaanın reddini talep etti.
– Biz buradaki herkesi gerçekten suçlu kabul ederek konuşuyoruz. Hâlbuki hiç şüphesiz böyle olmayanlar ve sizin gibi iftirâya uğrayarak buraya düşmüş insanlar da vardır. Bir de bunların durumunu mütâlâa etmek lâzım.
– Ali Rızâ Bey kızının meşhur sanatkârlardan, meşhur eserlerden bahsettiğini, hayat hakkında ağırbaşlı mütâlaalar yürüttüğünü gördükçe iftihârından ağzı kulaklarına varırdı (Reşat N. Güntekin)
– Kudret-i ilâhiyyeyi kendi acziyetimizle mütâlaa ederek bu hususta hatâya düşmemeliyiz.
– Duruşma savcısı tarafından hazırlanan 17 sayfalık mütalaanın, duruşmadan bir gün önce, 17 Nisan tarihinde dosyaya eklendiği görüldü.
– Başlangıçta fıkıh içerisinde mütalaa edilen kelâm, daha sonra ilm-i tevhid olarak adlandırılmıştır.
– Zikir; dille, bedenle ve kalple olmak üzere üç kısımda mütâlaa edilmiştir.
– Bir dakîka kadar ancak yüzünü gördüğüm bir kız için bundan fazla nasıl beyân-ı mütâlaa edebilirim (Hüseyin R. Gürpınar)
– Gezi Parkı eylemlerine ilişkin davada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan mütalaa celse arasında mahkemeye sunuldu.