Müstakbel; ileri bir tarihte olacak bulunan, gelecekteki, ileride, gelecek zaman, istikbal, gelecekte olacak bulunan gibi anlamlara gelir. İşte müstakbel kelimesi ile ilgili örnek cümleler.
– Nasfet ve merhamet dilenmek gibi bir prensip yoktur. Türk milleti, Türkiye’nin müstakbel çocukları, bunu, bir an hatırdan çıkarmamalıdırlar. (Atatürk)
– Bu ilk çağın Bursalı anneleri şüphesiz müstakbel gazâ erlerinin yaşından bahsederken, “Oğlum, Orhâniye veya Murâdiye’nin yapıldığı sene doğdu” derlerdi (Ahmet H. Tanpınar)
– Bak bu gördüğün, benim müstakbel kayınbabam.
– Akşam, müstakbel eşimin evine gittik. Müstakbel kayın babama planı açıklıyorum: – Yarın, Belediye Evlendirme Dairesi’ne gidiyoruz. Resmi nikahı kıyıyoruz. Ertesi günü nüfus cüzdanlarını çıkarıyoruz. Cuma akşamı da ben memlekete geçiyorum…
– Kendisini müstakbel hünkârın huzûruna götüren Nâmık Kemal’dir (Kaya Bilgegil)
– İki kadın bir süre havadan sudan konuştuktan sonra Barbara müstakbel kayınvalidesine “Ben evlenmek istemiyorum” der.
– Allâh Rasûlü (sav)’in ashâbıyla yaptığı kazâ umresi, Mekkeliler üzerinde büyük bir tesir bıraktı. Çok geçmeden Kureyş’in ileri gelenlerinden müstakbel Sûriye fâtihi Hâlid bin Velîd, Osmân bin Talha, müstakbel Mısır fâtihi Amr bin Âs gibi zâtlar îmân edenler kervanına dâhil oldular.
– Ben müstakbel karımı görüyorum.
– Şimdiki dövüş yerleri müstakbelin pazar mahalleri olacak (Cenap Şahâbeddin)
– Evlenme çağına gelen gençlerin müstakbel hayat arkadaşını seçiminde ailelere önemli vazifeler düşmekteydi.
– Beşinci asırdan on ikinci asra kadar geçen zamanı ben “mazi” ile tabir ederim, ondan sonrasına da “müstakbel” derim.
– Peygamber Efendimiz (sav), Medîne’de bir mültecî durumunda değildi. Bilâkis O, müstakbel bir dünyânın baş mîmârı, lideri, rehberi, yeni kurulan İslâm Devleti’nin başkanı, velhâsıl her şeyiydi.
– Evlenme akdi ancak müstakbel eşlerin serbest ve tam rızasıyla yapılır.
– Hâldir mâzî vü müstakbel demekten de garaz / Âlemin matlûb-ı ferdâ sandığı halâsıdır (Esrar Dede). Müstakbelin pek yakın saâdetini şimdiden yaşayalım (Ömer Seyfeddin)
– Târih, bu iki unsur çerçevesinde insanlığın yaşadığı hâdiselerin sebep ve netîcelerini tahlîl ile milletlerin müstakbel yollarını aydınlatan bir meş’aledir.
– Medeni hukuk ve tarihte evlenmenin amacı, müstakbel eşlerin devamlı bir yuva kurmak için yaptıkları karşılıklı taahütlere resmi bir nitelik.
– Zevc-i müstakbelinin hayâlini buraya kadar ilerletmişti (Hüseyin C. Yalçın)