Buğdayın yanında acı ot da sulanır
* Mümkün olduğunca dikkatli olunup iyi ve yararlının yanında, kötü ve yararsızın gelişip büyümesine fırsat verilmemelidir.
* Bu dünya imtihan ortamı olduğu için, Allah’ın var kıldığı nimetlerden iyi kimselerde, kötü kimselerde istifade eder. / Toplum yararına gerçekleştirilen düzenlemeler, kötü niyetlerin daha kolay fenalık yapmalarına yol açabilir.
Şeytanla ortak buğday eken samanını alır
* Hilekar, sorumsuz kimselerle ortak olanlar, yapılan işin zararını yüklenirler.
* Kurnaz, düzenbaz kimse ile ortak olmayın. Karı kendisine mal eder; zararı size yükler.
Buğday başak verince orak pahaya çıkar
* Birşey, kendisine acilen ihtiyaç duyulunca normalinden çok değer kazanır.
* Kimi zaman ortada duran, pek önemli görünmeyen şeyler kendilerine ihtiyaç duyulunca çok değer kazanırlar. İsteklisi çok olan nesnenin fiyatı artar. Sözgelimi yazın ortasında el sürülmek istenmeyen odun ya da kömür, kışa doğru birden kıymet kazanır; ucuzken pahalı olur.
Avrat var, arpa unundan aş yapar; avrat var, buğday unundan keş yapar
* İş bilen kadın, elverişsiz gereçle güzel şeyler meydana getirir, iş bilmeyen kadın ise en iyi gereci kullansa bile bir şey yapamaz. Tutucu olan, eli sıkı olan, harcaması az olan, zorunlu ihtiyaçları dışında keyfi harcama yapmayan bayanlar hem çocuklarına hem de eşlerine iyi bir gelecek kurabilirken, bunun tam tersi yönde sürekli keyfi harcama yapan bayanlar da bir aileyi maddi yönden batırabilir, eşini zor durumlara düşürebilir ve çocuklarının geleceklerini tehlikeye atabilirler.
Arpa eken buğday biçmez
* Kötü bir davranışta bulunan insan iyilik göremez. (Kötü davranışın karşılığı iyi olmaz.)
* Yapmaya çalıştığı işin üzerinde lâyıkıyla durmayan ondan iyi sonuç alamaz. Arsızın yüzüne tükürmüşler, “yağmur yağıyor” demiş. Arsız insan kişiliğini, saygınlığını, utanma duygusunu yitirmiş insandır. Dolayısıyla o ne kadar ağır hareket görse, söz işitse yine de aldırış etmez; pişkinliğe vurup iyi bile karşılar.
* Birine haksızlık yapan, kötü davranan kimse, karşılık olarak iyilik beklememelidir. Kötü davranışın karşılığı iyi olmaz.
Aç tavuk kendini buğday ambarında sanırmış
* Yoksulluk çeken, varlık yüzü görmeyen kişi sürekli ihtiyaç duyduğu şeylerin hasretini çeker; kendisini onları elde etme hayaline kaptırır, olmayacak düşler kurar.
* Kim neyi, nasıl görmek isterse, kimin hayattan ne beklentisi varsa onu görür.
* Yoksul kimse hayal dünyasında yaşar, bolluğa ermiş gibi düşünür ve kurduğu hayal dünyasını şekillendirmekle meşgul olur.
Buğdayım var deme ambara girmeyince oğlum var deme yoksulluğa düşmeyince
* Tarlada ya da harmanda duran, henüz hasadı yapılıp ambara girmemiş ürün bizim sayılmaz. Çünkü bir yangın, bir sel, yağmur ya da başka bir felâket onun harap olup yok olmasına yol açabilir. Anne ve babanın varlıklı olduğu günlerde oğulun gerçek kişiliği ortaya çıkmaz. Ne zaman anne-baba yoksullaşır, işte o zaman gerçek yüzü ortaya çıkar. Eğer oğul, anne-babasına karşı olan görevlerini yerine getirmiyor, onlardan yardımını esirgiyorsa, ona iyi bir oğul denemez.
* Birşeyin senin olduğundan şüphen kalmaması için gereken bütün şartlar gerçekleşmelidir: Tarladaki, harman yerindeki buğdayın ambara konulmadan senin sayılmaz. Bir afet, başa gelebilecek bir kaza ve hırsızlık gibi olaylar onu yok edebilir. Oğlunda sana karşı oğulluk görevini yapıyormu, yapmıyormu, varlık zamanlarında, sen ona henüz harçlık verirken pek belli olmaz; ancak yoksulluğa düşersen anlaşılır.
Buğday ekmeğin yoksa buğday dilin de mi yok
* Görüştüğün kimseyi ağırlayacak, onun istediklerini yapacak durumda olmayabilirsin ama tatlı dille onun gönlünü hoş edebilirsin.
* Bir misafiri ağırlamak için iyi yiyecekler, içecekler hazırlamak şart değildir. Tatlı dilimiz, konuğumuz için en güzel ikramdır.
Buğday ile koyun, geri yanı oyun
* Çiftçi için koyun ve buğdaydan değerli bir şey yoktur.
* Çiftçiye en çok fayda sağlayan, buğday ekimi ve koyun yetiştiriciliğidir. Diğer tarım ürünleri ve hayvanlar bunlar kadar önemli değildir.
Buğday Hicaz’a giderken arpaya ince yufkaya karışma demiş
İnsanların yapabilecekleri, yetenekleri, becerileri türlü türlüdür. Herkes haddini bilmeli, neleri yapıp, yapamayacağını bilmeli, bunun dışında bir iş yapmaya kalkışmamalıdır.