Hz İsa, büyük peygamberlerden biridir. İsrâiloğulları’na gönderilmiştir. Annesinin ismi Meryem’dir. Meryem’in babası İmrân, annesi ise Hanne’dir. Meryem, annesinin adağı üzerine Beytülmakdis’e vakfedilmiş, orada teyzesinin kocası Hz Zekeriyya’nın gözetiminde ibadet ve taatle meşgul olmuştu. Bir gün Cibrîl-i emîn gelerek Meryem’in yakasından üfürmüş, bu üfürmeden hamile kalıp bir kudret harikası olarak Hz İsa’yı doğurmuştur.
Hz İsa, daha beşikte iken bir mucize olarak konuşmaya başlamış, kendisine peygamberlik ve kitap verileceğini haber vermiştir. Yahudiler bu mucizeyi gördükleri halde suizan ederek Hz Zekeriyya’yı şehid etmişlerdir. Meryem de çocuğunu alıp amcası oğlu Yusuf Neccâr ile beraber Mısır’a götürdü. On iki sene sonra oradan Kudüs’e geri geldiler ve Nasıra köyüne yerleştiler. Hz İsa orada otuz yaşına girince kendisine yeni bir şeriat ve İncil-i şerif verildi. Üç sene boyunca kavmini hak dine davet etti. Ölüleri diriltmek, körlerin gözlerini açmak gibi mucizeler gösterdi. Buna rağmen kendisine sadece on kişi iman etti ki bunlara “havâriyyûn” denilmiştir. Diğer yahudiler ise Hz İsa’nın hayatına kastettiler. Fakat Allah Teâlâ onu korudu ve semaya kaldırdı. Onun yerini düşmanlarına haber veren havarilerden Yûda Şem’ûn adındaki hain ise Hz İsa sanılarak yahudiler tarafından asıldı.
Musa’nın [aleyhisselâm] vefatından İsa’nın [aleyhisselâm] doğumuna kadar 1716 sene geçmiştir.
Hz İsa’dan sonra Hıristiyanlık nasıl ortaya çıkmıştır?
İsa’dan [aleyhisselâm] sonra havâriler etrafa dağılıp Hz İsa’nın dinini insanlara telkin etmeye çalıştılar. Fakat o sıralar dünyanın her yeri müşriklerle dolu idi. Hz İsa’nın dini açık bir şekilde duyurulamamış, 300 sene kadar gizli tutulmuş, bu süre içinde hakikat kaybolmuş, İncil namına birçok kitap yazılmıştır. Halbuki bunlar havâriler veya onların talebelerine isnat edilen, Hz İsa hakkındaki birer tarihçeden ibarettir. Sonraları İsevîler, bunları dört nüshaya ayırmış ve bunlara İncil adını vermişlerdir. Ancak bunlar bile birbirlerine tamamen uygun değillerdir.
Hz İsa’dan kırk sene sonra Romalılar, Kudüs-i şerife saldırmışlar, yahudilerin bir kısmını öldürmüş, bir kısmını da esir almışlar, yahudi kitaplarını da yakmışlardı. Bundan sonra yahudiler yerle bir oldular. Nihayet Roma İmparatoru Konstantin, etrafını kuşatmış olan düşmanlarına karşı yardım etmeleri için ordusunda bulunan İsevîler’e bir güzellik göstermiş, sancaklarına haç koydurmuş, kendisi de İseviyye’yi kabul etmişti. Böylelikle Hz İsa’nın doğumundan 310 sene sonra İseviyye’nin açık bir şekilde tebliğine müsaade edilmiştir. Daha sonra İseviyye’yi kabul edenler çoğalmış, kendilerine “nasârâ” (hıristiyan) denilmiştir. İlerleyen zaman içinde Romalılar, şark ve garb imparatorluklarına ayrılınca mezhepleri olan Nasrâniyyet de Katolik ve Ortodoks şeklinde ikiye ayrılmıştır. Bundan sonra da birçok mezhep ortaya çıktı. Protestan mezhebi de bunlardandır.
Esas itibariyle Allah’ın bir ve tek olduğu (tevhid) inancı üzerine kurulmuş olan İseviyye, daha sonraları bu çizgiden çıkmış, müntesipleri teslîse (üçleme) inanmaya başlamış, âdeta putperestlik haline gelmiş, mâbedleri sûretlerle dolmuş, müşriklerin mâbedlerine benzetilmiştir.
Hz İsa ve havarileri kıssası için tıklayın!
Hz İsa Hayatı ve Mucizeleri için tıklayın!