Yüreğine su serpmek deyiminin anlamı
* Kaygılı ve üzgün kimsenin içini ferahlatmak.
* Bir kimseyi kaygı sebebinin ortadan kalkmasıyla veya yeniden umut verecek bir haberle ferahlatmak.
* Duyduğu üzüntüyü hafifletecek bir haberle karşılaşmak, ferahlamak.
Örnek: Bizim nesil sözü, Selma Hanım’ın yüreğine biraz su serpti. (Y. K. Karaosmanoğlu)
Örnek 2: Demek mahkemeye başvurmaktan vazgeçmiş, yüreğime su serpildi doğrusu, yoksa olayı hemen herkes duyacaktı.
Yüzü suyu hürmetine deyiminin anlamı
* Sevilen bir şey ya da kimsenin hatırına bir şeyin yapıldığını bildirir.
* Bir kimsenin hatırına değer verildiği için.
Örnek: Ben şu iki kolumun yüzü suyu hürmetine yaşıyorum, yaşıyorsam. (Z. Selimoğlu)
Örnek 2: Hz. Peygamber’in yüzü suyu hürmetine Cenab-ı Allah, bizleri inşallah bağışlar.
Yüz suyu dökmek deyiminin anlamı
* Bir şey istemek için bir kimsenin kendisini küçük düşürecek şekilde yalvarıp yakarması.
* Onurunu sarsacak kadar çok yalvarmak.
* Şerefini, itibarını ayaklar altına alarak yalvarıp yakarmak.
Yelkenleri suya indirmek deyiminin anlamı
* Sakinleşmek ya da razı olmak.
* Direnmeyi bırakıp yumuşamak, yola gelmek, denileni, durumu kabul etmek.
* Israrından, iddiasından, direnmekten vazgeçip karşısındakinin dediğini kabul etmek; yüksekten atıp tutmayı bırakarak yumuşamak.
Örnek: Yelkenleri nasıl da suya indi dediğini yaptıramayınca.
Örnek 2: Hani evlenmeyecektin, bakıyorum da yelkenleri suya indirmişsin.
Üstüne bir bardak su içmek deyiminin anlamı
* Kaybını kabullenmek.
* Bir işten umut kesmek, olacağına inanmamak, o işten vazgeçmek. Alacağı parayı elde etme umudunun bulunmadığına işaret eder.
Örnek: Verecek mi? Sen o paranın üstüne bir bardak soğuk su iç!
Örnek 2: Aldığın bu sınav sonucunun üstüne bir bardak su iç.
Taşı sıksa suyunu çıkarmak deyiminin anlamı
* Bedence çok kuvvetli, dinç kimse.
* Her işte kolaylıkla çalışabilir.
* Her işin altından kalkabilecek güçte.
Örnek: Taşı sıksa suyunu çıkarır bir adamdı, hastalık onu ne hâle getirmiş!
Örnek 2: Aslan gibidir maşallah, taşı sıksa suyunu çıkarır, diyor. (A. İlhan)
Suyuna gitmek deyiminin anlamı
* Bir kimseyi mutlu edecek şekilde davranmak.
* Bir kimseyi öfkelendirmeyecek biçimde hareket edip davranışlarını onun isteğine, eğilimlerine uydurmak.
Örnek: Aman kızım kocanın suyuna git de sana zarar vermesin.
Su götürmemek deyiminin anlamı
* Şakadan anlamamak, alıngan olmak.
* Tartışılacak, farklı yorumlanacak tarafı olmamak, kesin olmak.
Örnek: Şu anlattıkları su götürmez gibi geliyor bana.
Saman altından su yürütmek deyiminin anlamı
* Kimseye belli etmeden olumsuz bir takım işler yapmak, gizli işler çevirmek.
* Kendisinin yaptığını belli etmeyerek ortalığı karıştırmak, herkesi birbirine düşürmek.
* Gizlice iş görmek, kimselere farkettirmeden işler çevirmek.
Örnek: Saman altından su yürütenleri hiç sevmem.
Örnek 2: Saman altından su yürüten, ürkek, kaypak görünüşlü insanoğlunu tanımışlığı var. (Y. Kemal)
Örnek 3: Adamın saman altından su yürüttüğü apaçık ortadaydı.
Suyun başında durmak deyiminin anlamı
Menfaat sağlayan bir işin en çok fayda sağlanabilinecek yerinde durmak.
Tatlı su frengi deyiminin anlamı
* Avrupalı gibi davranmaya çalışan insan. Frenk kelimesi çok eskilerde Fransız yerine kullanılırdı.
* Batılı gibi görünmek isteyen, Doğulu Hristiyan kişi. Batılının olumsuz yönlerini alıp Batılı gibi görünmek istemek.
Su gibi deyiminin anlamı
* Akıcı, dinlerken rahatsız etmeyen konuşma.
* Çok güzel kimseler için de söylenir.
Su gibi akmak deyiminin anlamı
* Zamanın hızla geçmesi.
* Gereğinden fazla kullanarak boşa akıtmak.
* Bol bol gelmek ya da gitmek (para, yiyecek vs.). Bol para harcamak.
Örnek: Para su gibi akıyor, o harcamayacak da ben mi harcayacağım?
Taşı sıkıp suyunu çıkarmak deyiminin anlamı
Çok zor şartlarda çalışıp geçimini sağlamak.
Suyunu çekmek deyiminin anlamı
* Kazanç sağlanan bir yerin artık kazanç sağlanamaz hale gelmesi.
* Yemek kaynaya kaynaya suyu kalmamak.
* Para vb. tükenecek duruma gelmek, tükenmek. (Bir şeye özellikle de para harcanıp tükenmek)
Örnek: Paralar suyunu çekti. Fabrika da olduğu gibi Nihat”a geçti. (N. F. Kısakürek)
Örnek 2: Paralar suyunu çekti, ağanın da forsu bitti.
Suyunun suyu deyiminin anlamı
* Çok dolaylı yoldan bağlantısı olan.
* Çok uzaktan ilgisi bulunan şey.
Suya götürüp susuz getirmek deyiminin anlamı
* Çok zeki karşıdakini kolayca aldatılabilecek kimseler için kullanılır.
* Birinden çok kurnaz olmak, onu aldatabilecek kadar akıllı ve kabiliyetli olmak.
Suya sabuna dokunmamak deyiminin anlamı
* Sakıncalı bir konuyla ilgilenmemek.
* Davranışları ayarlamak.
* Davranışlarında, sözlerinde kimsenin incinmeyeceği bir yol tutmak, sakıncalı konulara hiç girmemek.
Örnek: Başına gelen son belâdan sonra suya sabuna dokunmamaya karar verdi.
Örnek 2: İyisi mi bir yazar, hep suya sabuna dokunmayan yazılar yazmalı. (O. V. Kanık)
Suyu bulandırmak deyiminin anlamı
* Bir yerdeki iyi olan insan ilişkilerini bozmak.
* İyi, olumlu, yolunda giden bir işi art niyetle karıştırmak.
* Yolunda gitmekte olan bir işi, kötü bir amaçla, karıştırmak.
Örnek: Sen de suyu bulandırmasan olmaz değil mi?
Suyu çıkmak deyiminin anlamı
* Çok tekrarlanmasından ya da yaygınlaşmasından dolayı rahatsızlık verecek bir seviyeye gelmiş şey.
* Çok söz edildiği veya üzerinde yerli yersiz durulduğu için değerini yitirmek, önemsizleşmek.
Örnek: Bizim sanatçının muayene raporları işinin suyu çıktı. Raporlar birbirini tutmadı. (A. Boysan)
Suyu ısınmak deyiminin anlamı
* Bir kimsenin kabahatlerinin göz ardı edilemeyecek bir seviyeye gelmesi.
* Çok tehlikeli bir işin içine girmek.
* Bir kimsenin başına kötü işler gelmesi, işine son verilmesi (işten çıkarılması) ya da öldürülmesinin yakın olması.
Suyu nereden geliyor deyiminin anlamı
Yaptığın bu şeylerin parasını nereden sağlıyorsun, bu işi yürütmek için harcanan para hangi kaynaktan sağlanıyor? anlamında kullanılan bir söz.
Örnek: Ahmet Bey, hergün lüks lokanta da yiyip içiyoruz da suyu nereden geliyor?
Su yüzüne çıkmak deyiminin anlamı
* Karşıdakini yıldırıp bastırarak haklı çıkmak.
* Bir süre belli edilmemiş bir iş, bir sorun, bir tutum ya da düşünce vb. artık belli olmak.
* Bir süre örtülü kalmış bir iş veya sorun aydınlanmak, belli olmak, meydana çıkmak.
Örnek: Bu işin asıl sebepleri su yüzüne çıkacak, sen de gününü göreceksin.
Örnek 2: Tiyatroda sorunlar su yüzüne çıkmış, bunların neler olduğu anlaşılmıştır. (M. And)
Su koyuvermek deyiminin anlamı
* Çalışırken kaytarmak, zora gelememek.
* Bir şeyden vazgeçmek.
* Sebze, meyve, et gibi yarı katı nesneler, herhangi bir işlem sonunda ya da pişerken suyunu salıvermek.
* Teklifsiz (senlibenli) konuşmada sözünde durmamak, cıvıtmak.
Örnek: Su koyvermeden çalışamaz mısın sen?
Örnek 2: Melahat büsbütün su koyuvermiş, yerlere yatarak gülüyor. (H. Taner)
Su katılmamış deyiminin anlamı
* Saf, cinsinin tüm özelliklerini bulunduran.
* Kendine özgü niteliğini koruyan, bozulmamış olan.
* Saf, katıksız, bozulmamış, başka bir etkiyle değişmemiş olan, hilesiz.
Örnek: O bizim su katılmamış biricik münekkidimizdir. (B. R. Eyuboğlu)
Sudan çıkmış balığa dönmek deyiminin anlamı
* Alışık olmadığı bir duruma girince ne yapacağını bilememekten dolayı sıkıntı çekmek.
* Yeni bir işe, ortama, duruma alışmakta zorluk çekmek.
* Herhangi bir sebeple ne yapacağını bilememek, çok şaşırmak.
* Kendi ortamından ayrılarak yeni ortama alışmakta zorluk çekmek.
Örnek: Okuldan mezun olunca bütün arkadaşlar sudan çıkmış balığa döndük.
Örnek: Eski işinden ayrılıp, yeni işine başlayınca denizden çıkmış balığa dönmüştü.
Örnek 2: Yaşama adım attılar mı sudan çıkmış balığa dönerler. Ya yetenekleri değerlendirilmezse bu yeni çevrede? Ya saygı görmezlerse? (T. Uyar)
Sudan sebep deyiminin anlamı
* Çok önemsiz bir sebeple.
* Baştan savma, inandırıcı olmaktan uzak sebep.
Örnek: Doğruluğu peşin peşin kabul edilmiş bir hükme sudan sebepler aradılar. (O. V. Kanık)
Sudan ucuz deyiminin anlamı
* Çok ucuz, âdeta bedava gibi.
* Bedava denecek denli ucuz.
Örnek: Sizin orda elbiseler sudan ucuzmuş öyle mi?
Pişmiş aşa su katmak deyiminin anlamı
Bitmiş bir işi, sonradan yapılan müdahalelerle bozmak.
* Yoluna girmiş olan ya da sonuçlanmak üzere bulunan bir işi bozacak davranışta bulunmak.
* Olmuş bir işi bozmak yada tamamlanmak üzere bir işi çeşitli sebepler öne sürerek bozmaya çalışmak.
Örnek: Pişmiş aşa su katabilir, onu buraya sokmayın.
Kırk dereden su getirmek deyiminin anlamı
* Bir sürü bahane uydurmak.
* Birini kandırmak için çok dolambaçlı gerekçeler ileri sürmek, ikna edebilmek için çok uğraşmak.
Örnek: Ne inatçı adammış, bir evet demek için kırk dereden su getirtti bana.
Köküne kibrit suyu dökmek deyiminin anlamı
* Soyunu kurutmak, tamamen yok etmek. Bir diğer şekli; kökünü kurutmak.
* Bir daha üreyemeyecek duruma getirmek, ortadan kaldırmak, yok etmek.
Kalburla su taşımak deyiminin anlamı
* Gereksiz, fayda sağlanamayacak ve olmayacak bir işle uğraşmak.
* Gereksiz, yararsız ve verimsiz, verim alınamayacak, sonuç alınması zor bir işle uğraşmak.
Örnek: Yahu sende hiç akıl yok mu ki kalburla su taşıyıp kendini heba ediyorsun?
Kulağına kar suyu kaçmak deyiminin anlamı
* Bir yerden bir duyum almak.
* Kaygı veren, rahatını, huzurunu kaçıran bir haber işitmek, sıkışık bir duruma düşmek.
İçtikleri su ayrı gitmemek deyiminin anlamı
* Sürekli beraber zaman geçirmek, hep yan yana olmak, her işini birlikte yapan, birbirinden ayrılmayan kimseler.
* Çok sıkı fıkı olmak, sıkı fıkı görüşmek, çok yakın arkadaş, dost olmak.
Havadan sudan konuşmak deyiminin anlamı
* Herhangi bir amaç olmadan, öylesine vakit geçirmek için konuşmak.
* Belli ve önemli bir konu üzerinde değil, şundan bundan, dereden tepeden, rasgele, hafif şeylerden söz etmek.
* Öylesine, gelişigüzel, rastgele konuşmak.
Havanda su dövmek deyiminin anlamı
* Yararsız ve kazançsız bir iş için emek harcamak.
* Sonuç alınamayacak bir işle uğraşıp durmak, boşuna uğraşmak.
* Hiçbir yarar sağlamayan bir işle boşu boşuna uğraşıp durmak.
* Kendini yormaktan başka bir işe yaramayan şeylerle uğraşmak.
* Yararsızca bir şeylerle uğraşmak.
Örnek: Senin yaptığına havanda su dövmek derler,bırak artık şu işle uğraşmayı.
Örnek 2: Havanda su dövmeyelim, önce namussuzu bulalım sonra bunları konuşalım.
Huyuna suyuna gitmek deyiminin anlamı
* Bir kimsenin hoşlanacağı şekilde davranmak.
* İsteklerine, alışkanlıklarına, yapısına göre onu kızdırıp ürkütmeyecek davranışlarda bulunmak.
* Onu kızdırmayacak veya ürkütmeyecek biçimde uysalca davranmak, alışkanlıklarına, isteklerine uygun davranışlarda bulunmak.
Huyunu suyunu almak deyiminin anlamı
* Bir kimsenin yanında bir süre durduktan sonra onun bazı alışkanlık ve davranışlarının bir diğer kimseye geçmesi.
* Onun özelliklerini, davranışlarını ve karakterini yapısına geçirmek.
Ayağına sıcak su mu, soğuk su mu dökelim deyiminin anlamı
Seyrek gelen bir konuğa yarı sitem, yarı sevinçle söylenen söz.
Ağzının suyu akmak deyiminin anlamı
Çok beğenip istemek, imrenmek.
Örnek: Bu ziyafete elimiz erişmiyor, uzaktan ağzımın suyu akıyor. (R. N. Güntekin)
Aç susuz kalmak deyiminin anlamı
* Yoksulluktan yaşayamayacak bir duruma gelmek.
* Yoksul bir duruma düşmek.
Ayaklarına kara sular inmek deyiminin anlamı
Çok yorulmak, güçsüz, dermansız kalmak.
Örnek: Bu şehirde akşama doğru / İçime korku / Ayaklarıma kara su iner. (B. Necatigil)
Ağzı sulanmak deyiminin anlamı
* İmrenmek.
* Yeme, içme isteği artmak.
Ayranım budur, yarısı sudur deyiminin anlamı
Bir iş yarım yamalak yapıldığında özür dilemek için söylenen bir söz.
Su gibi gitmek deyiminin anlamı
Bol bol harcanmak.
Aralarından su sızmamak deyiminin anlamı
Aralarında çok yakın, sıkı fıkı arkadaşlık bulunmak.
Örnek: Bir vakitler aralarından su sızmayan o dünya ahiret kardeş hatun kişiler, şimdi birbirlerini çekemiyor, birbirlerinin arkasından söylemediklerini bırakmıyorlardı. (H. Taner)
Başından aşağı kaynar sular dökülmek deyiminin anlamı
Üzüntülü veya kötü bir olay karşısında birdenbire büyük bir sıkıntı duymak.
Ayağı suya ermek deyiminin anlamı
Bir gerçeği anlayarak aklı başına gelmek.
Beyni sulanmak deyiminin anlamı
Düzgün düşünemez olmak, bunamak.
Örnek: Beyni sulanan bu ayyaş, iğrenç mahluku onlara anlatmakta ne fayda olabilirdi. (M. Yesari)
Suyu mu çıktı deyiminin anlamı
Beğenilmeyecek nesini gördün anlamında kullanılan bir söz.
Örnek: Kasabaya yerleşip ne yapacaksın, köyün suyu mu çıktı?
Bir bardak suda fırtına koparmak deyiminin anlamı
Önemsiz, küçük bir sorunu büyütmek.
Bir içim su deyiminin anlamı
Çok güzel kadın.
Örnek: Türkiye güzeli seçilen kız, gerçekten bir içim su.
Örnek 2: Nişanlısını görsen, inan bir içim su.
Gözü su içmemek deyiminin anlamı
Güvenmemek.
Örnek: Azarlayıp adam olmazsın sen nafile… Gözüm hiç su içmiyor senden. (O. Kemal)
Suya düşmek deyiminin anlamı
Gerçekleşme olasılığı kalmamak.
Örnek: Artık karşı koyma ümidi suya düşmüştü, harp her cephede kaybedilmişti. (R. H. Karay)
İçecek suyu olmak deyiminin anlamı
O yere gitmesi kısmet olmak.
Örnek: Konya’da içecek suyumuz da varmış.
Örnek 2: Fransa’da da epey içecek suyumuz varmış.
Zemzem suyu ile yıkanmak deyiminin anlamı
Hiçbir suçu veya günahı olmamak.
Örnek: Konferansı düzenleyenlerin hepsi, zemzem suyuyla mı yıkanmışlar sanki? (T. Halman)
Suyun başı deyiminin anlamı
* Suyun çıktığı yer, kaynak.
* Bir işin asıl yetkililerinin bulunduğu yer.
* En çok yarar sağlanacak yer.
Örnek: suyun başına çöküp ellerini, yüzünü yıkamaya koyuldu. (Y. K. Karaosmanoğlu)
Yerinde su çıkmak deyiminin anlamı
Haklı bir sebep olmadan yerini bırakanlara veya bırakmak isteyenlere kınama ve engelleme amacıyla söylenen bir söz.
Ya huyundan ya suyundan deyiminin anlamı
Bazı özellikleri olduğu gibi bir yerden, bir kimseden almış kimseler için kullanılan bir söz.
Suyuna tirit deyiminin anlamı
Baştan savma, değersiz, özensiz.
Su yüzüne çıkmak deyiminin anlamı
Bir süre örtülü kalmış bir iş veya sorun aydınlanmak, belli olmak.
Örnek: Tiyatroda sorunlar su yüzüne çıkmış, bunların neler olduğu anlaşılmıştır. (M. And)
Suyun akıntısına gitmek deyiminin anlamı
Olayların veya durumun gelişmesine göre davranmak, uymak.
Örnek: Bunlarda sezilen intibakçı hatta biraz suyun akıntısına giden ruh, Ayşe’nin mizacına pek uymuştu. (H. E. Adıvar)
Sudan geçirmek deyiminin anlamı
* Herhangi bir şeyi üstünkörü yıkamak.
* Sabunlu çamaşırı durulamak.
Suyu seli kalmamak deyiminin anlamı
Sulu yemek kaynaya kaynaya suyu azalmak.
Suyu görmeden paçaları sıvamak deyiminin anlamı
Henüz hiçbir belirti yokken veya gereğinden çok önceden hazırlanmaya kalkışmak.
Sular kararmak deyiminin anlamı
Akşam olmaya başlamak.
Örnek: Son vapur iskeleye sular kararırken yanaşırdı. (A. Ş. Hisar)
Suyu kesilmiş değirmene dönmek deyiminin anlamı
İşlemez, yararsız duruma gelmek.
Su üstüne çıkmak deyiminin anlamı
Görünür olmak.
Örnek: Bilinçaltı bir baskı belki de ilk kez su üstüne çıkıyordu. (Ç. Altan)
Su katılmamış deyiminin anlamı
* Kendine özgü olan durumu koruyan, başka bir etkiyle değişmemiş, bozulmamış olan.
* Saf, katıksız, bozulmamış, başka bir etkiyle değişmemiş olan, hilesiz.
Örnek: O bizim su katılmamış biricik münekkidimizdir. (B. R. Eyuboğlu)
Örnek 2: Su katılmamış bir şerefsiz derdi.
Örnek 3: Su katılmamış bir köylü insanı.