İhsar sözlükte, bir kimseyi istediği şeye ulaşmaktan alıkoymak, men etmek, engellemek, aciz olmak ve hapsetmektir.
Bir hac terimi olarak ihsar; hac veya umre yapmak için ihrama girmiş birinin Arafat’ta vakfe yapmaktan ve ziyaret tavafını yapmaktan engellenmesi, herhangi bir sebeple tavaf ve vakfe yapma imkanının ortadan kalkması demektir. Kısacası İhsar; Hac ve umre için ihrama girmiş kimsenin, hac ve umreyi tamamlamadan ihramdan çıkmasıdır. Bu şekilde engellenen kişiye “muhsar” denilir. Hac yolunda kocası veya mahremi vefat eden bir kadın da muhsar sayılır.
Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurulur; “Başladığınız hac ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer hacdan alıkonulursanız size gücünüzün yettiği bir kurban gerekir. Bu kurban, yerine varmadan başınızı tıraş etmeyin. Sizden kim hasta olur veya başında bir rahatsızlık bulunursa tıraş olabilir. Ve bunun için oruç tutmak veya sadaka vermek yahut kurban kesmek suretiyle fidye verir. Eğer emniyet içinde iseniz, hac zamanına kadar umre yapana gücünün yettiği bir kurban gerekir. Kurban bulamayan kimseye hac sırasında üç gün, döndükten sonra da yedi gün oruç tutması gerekir. Bu, tam on gündür. Bu hüküm ailesi Mescid-i Haram çevresinde oturmayan kimse içindir. Allah’tan korkun. Bilin ki, Allah’ın cezası şiddetlidir” (el-Bakara, 2/196).
Bu ayet, Hicret’in altıncı yılında Kureyş müşriklerinin, Resul-ü Ekrem’in, Ka’be-i Muazzama’ya ulaşmasına engel oldukları sırada Hudeybiye’de inmiştir. Bunun üzerine Hz. Peygamber Hudeybiye’de hazır bulunan bin dörtyüz kadar sahâbesine, yanlarında getirdikleri kurbanları keserek ihramdan çıkmalarını bildirdi. Ashab, hükmün neshedilmesini ümit ederek ağır davrandılar. Bunun üzerine Resullah (s.a.s), önce kendisi kurban keserek tıraş oldu ve böylece ihramdan çıktı. Ashaptan bazıları saçlarının ucundan keserken bazıları tam tıraş oldular. Hz. Peygamber, tam tıraş olanlara üç defa Allah’tan rahmet dilemiş, dördüncüde saçlarını kısaltanlara da dua etmiştir. Hudeybiye’de her yedi kişi ortaklaşa birer deve kurban kesmiştir (Kâmil Miraş Tecrid-i Sarih Tercemesi, Ankara 1984, VI, 193-195).
Hanefîlere göre, ihsâr (hacdan engelleme hâli) hastalık, düşman tehdidi, yol parasını zâyi etme gibi, Ka’be’ye gidişe engel olabilecek sebeplerde birisinin bulunmasıyla gerçekleşir. Şâfiî, Mâlik ve Ahmed b. Hanbel’e göre ise, ihsar hali, ancak düşmanın engellemesiyle ortaya çıkar. Bunun dışındaki sebepler ihsara yol açmaz (el-Kâsânî, Bedâyîu’s-Sanâyi’, Beyrut 1402/1982, II, 177 vd.; Kamil Miras, a.g.e, VI, 194, 195).