Yanıtlanması için sorulan şaşırtıcı ve eğlendirici sorulara bilmece adı verilir. Diğer bir ifade ile Bilmece, bir şeyin adını anmadan niteliklerini üstü kapalı söyleyerek o şeyin ne olduğunu bulmayı dinleyene veya okuyana bırakan oyun, muamma. Örneğin, “Fillerin orkestrasına ne denir?” sorusu “Filarmoni”diye yanıtlanır. Burada bilmece sözcük oyununa dayandırılmıştır. Eskiçağlardan beri hemen tüm uygarlıkların edebiyat ve folklorunda bilmece vardır.
Bilmeceler, sözcüklere doğaüstü, büyülü güçler yükleyen ilkel inançlardan doğmuş olabilir. Peri masallarının çoğunda büyülerin bozulabilmesi için zor bir bilmecenin çözümünü bulmak gerekir.
Delfi Kâhinleri de, kehanetlerini bazen bilmece biçimine sokar ve sözcükleri öyle akıllıca kullanırlardı ki, olaylar nasıl gelişirse gelişsin öngörüleri gerçekleşmiş sanılırdı.
Eğretileme (istiare) yani bir şeyi renkli benzetmelerden yararlanarak açıklama, bilmecelerde çok kullanılır. Hatta bazı bilmeceler yalnızca karmaşık eğretilemelerden oluşmuş gibidir. Örneğin;
“Ocak başında kuyu
Kuyunun içinde suyu
Suyun içinde yılan
Yılanın ağzında mercan.”
bilmecesinde, gaz lambası anlatılırken çeşitli yaratıcı benzetmelerden yararlanılmıştır.
Eski Türkler’de bilmece, uzun kış gecelerinde ev halkının eğlenme ve zaman değerlendirme araçlarındandı. Bunlar, çocukların eğitiminde, düşünme biçimlerini geliştirmelerinde çok yararlı olurdu. Genellikle iki ya da dört dizeli ve uyaklı olan Türk bilmeceleri, bazen daha uzun tutulurdu.
“Bir karı ile bir koca
Mırmır eder her gece.
Karı der ki; -Hey koca
Acep İstanbul nice?
-İstanbul bucak bucak,
Çevresi mermer ocak,
İçinde bir sandıcak,
İçi dolu boncucak.”
(Nar)
Bir başka örnek verecek olursak;
“Üstü çayır, biçilir
Altı çeşme, içilir.”
(Koyun)
Yapılan benzetmeler olumsuzlanarak sorulan bir tür bilmece:
“Karnı gurul gurul eder, kurbağa değil. Ağzında zurnası var, zurnacı değil. Başında tablası var, tablacı değil.”
(Nargile)
Modern bilmeceler, genellikle, sözcük ve mantık oyunlarına dayanır. Aşağıdaki örnekler günümüzde çok yaygın olan bu tür bilmecelere ilişkindir.
“Kimler, dişlerini fırçalarken ıslık çalabilir?”
(Takma dişi olanlar.)
“Kızıldeniz’e beyaz bir mendil düşerse, ne olur?”
(Islanır.)
“Filler niçin gözlük takar?”
(Tanınmamak için.)
“Kâğıt, kaleme ne demiş?”
(Üzerimde fazla dolaşma, gıdıklanıyorum.)
“Bizim olduğu halde en çok başkalarının kullandığı şey nedir?”
(Adımız.)
“Bir grup ördek ırmakta yüzmektedir. Bir ördek iki ördeğin önünde, bir ördek iki ördeğin ortasında, bir ördek de iki ördeğin arkasındadır. Acaba grupta kaç ördek vardır?”
-Grupta üç ördek vardır. Biri en önde (ardında iki ördek), biri ortada (önünde ve arkasında birer ördek), sonuncusu da en arkada (önünde iki ördek) yüzerler.
Günümüzde, bu tür sözcük ve mantık oyunlarına dayananlardan başka, sayı ve şekil bilmeceleri de çok yaygındır.