Giovanni Bellini, 1430 yılında Venedik’te dünyaya gelmiş ünlü İtalyan ressamıdır. Venedik Okulu’nun en büyük ressamlarından Giovanni Bellini’nin babası Jacopo ve kardeşi Gentile de ünlü sanatçılardı. Ne var ki, Rönesans döneminde Venedik’i İtalya’nın en önemli sanat merkezi durumuna getiren, her ikisini de gölgede bırakan Giovanni’dir. Giovanni Bellini, renkleri ve ışığı kullanmaktaki ustalığıyla, dönemin derinlik duygusu vermeyen resim anlayışını aşmıştır. Ressamlığa babasının atölyesinde başlayan sanatçı, 1459’da kendi atölyesini kurarak genç ressamlar yetiştirdi. Öğrencilerinden en ünlüleri Giorgione ve Tiziano’dur. Giovanni Bellini, öğrencilerini eğitirken, kendisi de her zaman onlardan öğrenmeye açık oldu.
15. yüzyılda, bölgenin en önemli liman kenti ve ticaret merkezi olan Venedik’e, lapis lazuli mavisi türünden pahalı boyalar doğu ülkelerinden getirilmekteydi. Bu bakımdan, Venedikli ressamların, özellikle de Bellini’nin, kullandığı büyüleyici renklerden dolayı ünlenmiş olması bir rastlantı değildir. O dönemde, resim çalışmak için Venedik’e İtalya’nın her yöresinden sanatçılar geliyordu. Bunlardan en ünlüleri, İtalya’nın kuzeyinden gelen büyük Alman ressamı Dürer ve güneyden gelen Mantegna ile Antonello’dur. Bu sanatçılar resme getirdikleri özgün üsluplarıyla Venedik’te resim sanatının gelişmesinde etkili oldular.
Giovanni Bellini, kızkardeşiyle evlenen manzara ressamı Andrea Mantegna’dan da pek çok şey öğrendi. Ama, Bellini’nin manzara resimleri, Mantegna’nın, figürleri kartondan oyuncaklara benzeyen manzara resimlerinden çok daha gerçeğe yakındı. Sanatçının 1460’larda yaptığı Bahçede Acı Çekme adlı ünlü yapıtı bugün, Londra’daki Ulusal Galeri’de bulunmaktadır. Daha önce yağlıboya resim çalışmış olan Sicilyalı ressam Antonello da Messina ise Kuzey Avrupalı Felemenk ressamların Roma ve Napoli’deki atölyelerinde yetişmişti. 1475’te Venedik’e gelen Antonello, portre çalışmalarında Bellini ve öbür Venedikli sanatçılar üzerinde etkili oldu. Bellini’nin Dük Leonardo Loredan adlı portresi Flaman resim geleneğinin belirgin özelliklerini taşır. Bu portrede yüz hafif yana dönüktür. Dük, raf görünümünde bir çıkıntının arkasında durmaktadır. Çok canlı renkler içeren bu portrede, giysinin dokusu çarpıcı bir gerçeklik duygusu vermektedir.
Giovanni Bellini 1483’te Venedik Cumhuriyeti ressamlığına getirildi. Ünü Venedik sınırlarını aşmış olan sanatçıya ayrıca, İtalya’nın her yanından zengin sanatseverler resim ısmarlamakta yarışıyordu. Bellini ustalığını küçük boyutlu resimlerde olduğu kadar, kiliselere yaptığı büyük mihrap resimlerinde ve fresklerde de ortaya koymuş yetkin bir sanatçıdır. Bu tür yapıtlarının en güzel örneği, Venedik’teki San Zaccaria Kilisesi’nde bulunan, 1505’te yaptığı mihrap resmidir. Ressam, Kutsal Alegori gibi başta dinsel ve mitolojik konular olmak üzere, konularını çeşitli alanlardan seçmiştir. Din dışı konuları içeren resimlerinin en ünlülerinden biri Ferrara Dükü Alfonso’nun isteği üzerine yaptığı Tanrıların Bayramı adıyla bilinen resimdir. Bellini’nin 80 yaşlarındayken yaptığı ve sonradan Tiziano’nun tamamladığı, konusunu mitolojiden alan bu resimde, tanrılar, yarı tanrılar ve güzel kadınlar şiirsel bir anlatımla canlandırılmıştır.
29 Kasım 1516 yılında Venedik’te 86 yaşında ölen Giovanni Bellini’yi, ölümünden 10 yıl önce atölyesinde görmeye giden Dürer, sanatçı için şu sözleri söylemişti: “Yaşlı ama gene de resmin en büyük ustası.”