Tebdil-i kıyafet gezmek deyiminin anlamı
* Gizlenmek amacıyla kıyafet değiştirerek gezmek.
* Değişik bir görüntüye bürünmek.
* Kıyafet değiştirme, eskiden devlet adamlarının tanınmamak için kıyafet değiştirerek halkın İçine girmeleri.
* Belli ve herkesçe bilinen kıyafeti değiştirerek dolaşmak yerinde kullanılan bir tâbirdir. Eskiden beri hükümdarlardan başlamak üzere pek çok devlet adamı, halkın arasına karışarak bu yolla kontrollarda bulunurdu. Çarşı ve pazar esnafının denetlenmesi de keza bazen bu yolla yapılırdı.
Elini kolunu sallaya sallaya gezmek deyiminin anlamı
* Kimseden çekinmeden rahat bir biçimde ortada dolaşmak.
* Pervasızca, çekinmeden, kimseden korkmadan dolaşmak.
* Ortada görünmemesi gereken kimse pervasızca dolaşmak.
Örnek: Bunca ağır suç işlemesine rağmen elini kolunu sallaya sallaya gezmesi şaşılacak şey doğrusu.
Örnek 2: Bütün memleketi, elimi kolumu sallayarak serbest ve rahat dolaşmaya başlamıştım. (Y. K. Karaosmanoğlu)
Başı dik gezmek deyiminin anlamı
* Gurur ve onur sahibi olmak.
* Utanacak bir durumu olmamak.
* Utanılacak bir durumu olmadan, onurlu şekilde toplumda yer almak.
Örnek: Başı dik gezen insanları sevmemek elde değil.
Doktor doktor gezmek deyiminin anlamı
Tedavide çabuk ve kesin sonuç almak ümidiyle birçok doktora başvurmak.
Örnek: Çare bulunsun diye az mı ebe kapısı çaldılar, doktor doktor gezdiler? (A. İlhan)
Örnek 2: Doktor doktor gezdiler, ama bir çare bulamadılar.
Örnek 3: Tedavi için bir yıldır doktor doktor geziyoruz.
Örnek 4: Doktor doktor gezmeyin, dediğim doktora gidin.
Tebdil gezmek deyiminin anlamı
* Tanınmamak için kılık değiştirerek gezmek;
* Değişik görüntüde olmak.
Örnek: Anlayana sivrisinek saz düşüncesine dayanan ve tebdil gezen bir şiir yaygınlaştı. (S. Hilav)
Dillerde gezmek deyiminin anlamı
Her yerde kendisinden söz edilmek.
Örnek: Hangi hanım, dillerde gezen aşk maceralarından dolayı mevkisinden düşüyor? (H. C. Yalçın)
Örnek 2: Cephede gösterdiği yararlılıklardan sonra adı dillerde gezer oldu.
Örnek 3: Bu marketin kampanyaları, şehirde dillerde geziyor.
Örnek 4: Güzelliği tüm mahallede dillerde geziyor.
Boşta gezmek deyiminin anlamı
İşsiz olmak.
Örnek: Huriye Hanım, kızının bu boşta gezer oğlana vardığı zaman … (B. Felek)
Örnek 2: Bir oğlu var, o da boşta geziyor
Boş gezmek deyiminin anlamı
İşsiz güçsüz dolaşmak.
Örnek: Boş gezmektense oturup kitap okumayı tercih ediyorum.
Örnek 2: İki aydır boş geziyorsun, bir işe girmeyi düşünmüyor musun?
Örnek 3: On gün boş mu gezdin? (Ö. Seyfettin)
Peşinde gezmek (dolaşmak) deyiminin anlamı
* Bir amaçla birisini izlemek.
* Bir şeyi elde edebilmek için çok uğraşmak.
Örnek: Tarlayı satın almak için peşinde dolaşıyor.
Arkasında gezmek deyiminin anlamı
Bir işi yaptırmak için ilgili veya yetkili bir kimsenin uğradığı yerlere giderek görüşme fırsatı aramak.
Örnek: Dersi zayıf olunca, bir hafta öğretmenin arkasında gezdi.
Örnek 2: Bir hafta izin için, üç gün patronun arkasında gezdim.
Boş gezenin boş kalfası deyiminin anlamı
İşsiz güçsüz, aylak, boş gezip dolaşan kimse.
Örnek: Oraya daha çok boş gezenin boş kalfası emekliler ya da ağırbaşlı orta yaşlılar giderdi. (H. Taner)
Örnek 2: Adam boş gezenin boş kalfası, bir de işsizlikten yakınıyor.
Karda yürüyüp (gezip) izini belli etmemek deyiminin anlamı
Kimsenin sezemeyeceği biçimde gizli iş çevirmek.
Örnek: Karda yürüyüp izini belli etmemek, cümlesiyle tarif edilen bu sinsilik, hedefine asla varamayan adi bir hiledir. (P. Safa)
Kelle koltukta gezmek deyiminin anlamı
Tehlikeli işlere girişmekten çekinmemek, gözünü budaktan esirgememek.
Örnek: Sen ki gençliğinde kelle koltukta gezerdin, ne oldu sana böyle?
Örnek 2: Kelle koltukta gezer, zor işlerin üstesinden gelirdi.
Kenar gezmek deyiminin anlamı
Bir şeyden uzaklaşmış olmak.
Örnek: Kenar gezme dolan yâr gel içeri / Bize mihman olan yâr gel içeri (Halk türküsü)
Örnek 2: Mahallede kenar gezmeye çıkmışsın.
Kol gezmek deyiminin anlamı
* Güvenlik amacıyla dolaşmak.
* Dolaşmak
* Kötü durum ve davranışlar çokça olmak.
Örnek: Bunlar şehir subaşısının adamları, dizdarlardı. Kol geziyorlardı. (Ö. Seyfettin)
Örnek 2: İnsanı üşütmeyen, ılık gezginci bir yağmur bulutu ağır ağır kol geziyordu. (T. Dursun K.)
Örnek 3: Bazı ülkelerde sansürün kol gezdiği görülüyor. (A. Kabaklı)
Kucaktan kucağa dolaşmak (gezmek) deyiminin anlamı
Kadın, pek çok kişiyle yasal olmayan ilişkide bulunmak.
Ne arar (onda … ne gezer) deyiminin anlamı
Onda yoktur.
Örnek: Onda para ne arar!
Ne gezer deyiminin anlamı
Bulunmaz, yoktur.
Örnek: Kâr mı, ne gezer efendim? Hatta ziyanına satıyordu. (Halikarnas Balıkçısı)
Orası senin, burası benim gezmek deyiminin anlamı
Durmadan gezip dolaşmak.
Örnek: Orası senin, burası benim gezersen para mı birikir?
Örnek 2: Orası senin, burası benim gezmekten ders çalışmıyorsun.
Saya gezmek deyiminin anlamı
Köy çocukları ramazanda veya özel günlerde çeşitli tekerlemeler söyleyip kapı kapı dolaşarak ufak tefek yiyecek toplamak.
Örnek: Bizim köyde saya gezmek gibi bir adet yoktu.
Salma gezmek deyiminin anlamı
Başıboş hayvan gibi dolaşmak.
Örnek: Ne olacak çobansız köyde kurtlar boş oturacak değil ya işte böyle salma dolaşırlar. (R. Akyavaş)
Dünür gezmek deyiminin anlamı
Evlenecek erkek için kız aramaya çıkmak.
Elden ele gezmek deyiminin anlamı
İyi nitelikleri dolayısıyla çok ilgi görmek, çok beğenilmek.
Örnek: Gönülden Sesler, Meşrutiyet gençliğinin elden ele dolaşan kitabı idi. (Y. Z. Ortaç)
Ellerde gezmek deyiminin anlamı
* Elden ele dolaşmak.
* El üstünde tutulmak, saygı ve sevgi görmek.
* Çok beğenildiği, ilgi gördüğü için herkesin elinde bulunmak.
Örnek: Şiirleri ellerde gezmekteydi.
Örnek 2: Köye gelse ellerde gezer o, çok severiz.
Ev ev gezmek deyiminin anlamı
Her eve uğrayarak dolaşmak.
Örnek: Ev ev gezip oy istiyorlar.
örnek 2: Mahallede ev ev gezip satış yapıyorlar.
Gemi gezmek deyiminin anlamı
Dış etkiler yüzünden gemi rota çizgisinden ayrılıp sancak veya iskele yönüne ilerlemek.
Örnek: Gemi gezmeye başlayınca, rotasına sokmakta zorlandılar.
Karakol gezmek deyiminin anlamı
Huzur ve güvenliği sağlamak amacıyla dolaşmak, devriye gezmek.
Kapı kapı gezmek deyiminin anlamı
* Ev ev gezmek.
* Bir yerlere sürekli girip çıkmak.
* İş aramak için her yere başvurmak.
Örnek: Elbette öyle ama sen böyle panik hâlinde kapı kapı dolaşırsan, teşkilatta muhalefet var sanıp gerçekten de bir temizliğe başlayabilirler. (A. Ümit)
Göz gezdirmek deyiminin anlamı
* Derinlemesine incelemeden okumak.
* Bir yeri, bir şeyi çabucak incelemek.
Örnek: Masanın üstünde bir başka gazete var. Biraz evvel ona göz gezdirdiğim zaman birbiri ardı sıra üç havadis görmüştüm. (R. N. Güntekin)
Gönül gezdirmek deyiminin anlamı
Seçmek için aklından birçok şey geçirmek.
Geziye çıkmak deyiminin anlamı
* Uzak yerleri dolaşmak.
* Gezmek, görmek, tanımak ya da dinlenmek vb. ereğiyle, ülkeler ya da kentlerarası uzun yolculuğa çıkmak.
Örnek: Gel seninle Akdeniz’e doğru geziye çıkalım.
Örnek 2: Amerika’ya geziye çıkma planlarım var.
Gezip tozmak deyiminin anlamı
* Eğlenmek amacıyla çokça gezmek.
* Hiçbir iş yapmadan gezip dolaşmak, eğlenerek, şurada burada bol bol gezmek, dolaşmak.
Örnek: Seher hep Bayram’ın sinirine dokunanlarla gezip tozdu. (S. F. Abasıyanık)
Örnek 2: Ailem dışında biriyle, gezip tozmak istemiyorum.
Örnek 3: Bu güzel havada, gezip tozmak varken çalışıyoruz mecburen.