Bayburtlu Zihni (1795-1859), hem Divan hem de halk şiiri türündeki yapıtlarıyla tanınmış 19. yüzyıl şairlerindendir. Asıl adı Mehmed Emin olan Zihni ilköğrenimini doğduğu Bayburt’ta tamamladıktan sonra Erzurum ve Trabzon medreselerinde okudu. 20 yaşlarında İstanbul’a giden Zihni 10 yıl kadar çeşitli yerlerde kâtiplik yaptı. Yaşamının bu evresinde Divan şiiri türünde yazdığı şiirler ve kasidelerle tanındı. Daha sonra döndüğü Bayburt’u 1828’de Ruslar’ın işgal etmesi üzerine terk eden Bayburtlu Zihni, memleketine ancak işgal kalktıktan sonra döndü. 1834’te gittiği Hac dönüşünde Mısır’a uğradı. Daha sonra Akdağmadeni’nde çalışan Bayburtlu Zihni kısa bir süre memurluk yaptığı Erzurum’dan, Tanzimat’ın ilanını izleyen günlerde ayrılarak İstanbul’a gitti. Donanma komutanlarından Reşid Paşa’nın Divan Kâtipliği görevini üstlenerek katıldığı Akkâ Savaşı’nda çekilen sıkıntı ve acıları yakından gördü. 1848’den sonra Anadolu’nun çeşitli yerlerinde memurluklarda bulundu. Bayburt’a giderken Trabzon yakınlarındaki Olasa (bugün Bahçeyaka) köyünde öldü.
Hem hece, hem de aruz vezniyle şiirler yazan Bayburtlu Zihni, gördüğü medrese eğitiminin etkisiyle Divan şairi olmaya özendiyse de bu alanda pek başarılı olamadı. Aruzla yazdığı şiirler ölümünden sonra oğlu tarafından Divan-ı Zihni (1876) adıyla yayımlandı. Ama asıl ününü hece ile yazdığı koşma ve destanlarla elde etti. Özellikle, 1828 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Bayburt’un gördüğü zararları duygusal bir dille anlattığı koşma biçimindeki ağıtı ile büyük ün kazandı. “Vardım ki yurdundan ayağ göçürmüş/Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı” dizeleriyle başlayan bu şiir sonradan iki ayrı kişi tarafından bestelenmiştir. Akkâ Savaşı’nı konu aldığı “Akkâ Destanı”, Bayburt’un yerli halkından ilginç kişileri yergi yoluyla anlatan “Otlakçı Destanı”, “Eşek Destanı” ve “Ocak Destanı” bilinen dokuz destanı içinde en tanınmış olanlardır. Bayburtlu Zihni’nin, başından geçen çeşitli serüvenleri anlattığı şiirler, yergi ve destanları içeren “Sergüzeştnâme” adlı bir yapıtı vardır. Şairin yaşamıyla ilgili bilgiler vermesi ve sanatının değişik yönlerini göstermesi bakımından önemli olan bu yapıt basılmamıştır. Zihni’nin “Hikâye-i Garibe” adlı düzyazı ağırlıklı, basılmamış bir yapıtı daha bulunmaktadır. Bayburt’un ileri gelen ailelerinden birinin oğlu olan Abdullah Bey adlı bir gencin acılarla dolu 18 yıllık serüvenini konu edinen bu yapıtta, Zihni çağına göre ilginç bir çalışma ortaya koymuştur.
Zihni’nin yaşamı ve sanatı 1928’de Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu ve 1988’de Saim Sakaoğlu tarafından hazırlanan Bayburtlu Zihni adlı iki ayrı kitapta ele alınmıştır.
Bayburtlu Zihhni’nin Eserleri
O, pek çoklarının aksine eser sahibi olan ve onlarla şöhretini pekiştiren bir sanatkârdır.
Divan-ı Zihnî: Oğlu Ahmet Revayî tarafından 1293/1876 tarihinde İstanbul’da yayımlanmıştır. Eser, 160 sayfalık mürettep bir divan kabul edilirse de önemli farklılıklar vardır.
Sergüzeştnâme-i Zihnî: Yazma hâlinde olan eserin 11 nüshası tespit edilmiştir. Onun ününü artıran destanları bu eserin sonundadır.
Kitab-ı Hikâye-i Gâribe: 27 varaklık bir eser olup, Bayburt beylerinden Abdullah’ın 18 yıllık hayatının hikâyeleştirilmiş şeklidir. Eser, Saim Sakaoğlu ve Ahmet Sevgi tarafından 1992 yılında yayımlanmıştır. Bu eserin Türk romanına geçiş aşamasında önemli bir yeri vardır.
Koşma
Vardım ki yurdumdan ayak götürmüş
Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı
Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş
Sakiler meclisten çekmiş ayağı
Kangı dağda bulsam ben o merali
Kangı yerde görsem çeşm-i gazal
Avcılardan kaçmış ceylan misali
Göçmüş dağdan dağa yoktur durağı
Laleyi sümbülü gülü har almış
Zevk u şavk ehlini ah ü zar almış
Süleyman tahtını sanki mar almış
Gama tebdil olmuş ülfetin çağı
Zihni dert elinden her zaman ağlar
Sordum ki bağ ağlar bağban ağlar
Sümbüller perişan güller kan ağlar
Şeyda bülbül terk edeli bu bağı
BAYBURTLU ZİHNİ
– Hem Divan hem de Halk şiiri türündeki yapıtlarıyla tanınmıştır.
– Asıl adı Mehmet Emindir.
– Zihni takma adıdır ve Bayburtta doğduğu için Bayburtlu Zihni olarak anılmıştır.
– Saz şairi olarak ün kazanmıştır.
– Gördüğü haksızlıkları hicivleriyle ortaya koymuş, bu yüzden de hiçbir memuriyeti uzun süreli olmamıştır.
– Divan şiirini çok iy, bilen şair Arapça ve Farsça şiirler de yazmıştır.
– Divan“ı, Sergüzeşt-name” ve ” Kitab-ı Hikaye-i Garibe” adlı eserleri vardır.