Kristof Kolomb 1492’de ilk kez Batı Hint Adaları’na ayak bastığında, burada yaşayan üç ayrı yerli topluluğu vardı: Aravaklar, Karipler ve Kiboniler. Farklı kültürleri ve dilleri olan bu topluluklar tarım ve denizcilikle geçinirlerdi. Adalardaki altın ve öteki değerli madenlerin peşinde olan İspanyollar, ilk kalıcı yerleşmeyi Hispaniola Adası’nda gerçekleştirdiler. Aravaklar’ı altın arama işinde zorla çalıştırmaya başladılar. Ağır çalışma koşullarına dayanamayan yerli halk kırıldı; İspanyollar başkaldıranların çoğunu öldürdü; adanın ilk sahipleri tümüyle yok oldu.
Adalardaki altın tükenince, Antiller uğrak ve ticaret limanı olarak değer kazandı. 1536’da Antiller’e gelen İngilizler ve Fransızlar altın konusunda düş kırıklığına uğradılar. 17 . yüzyılda, İspanyol yerleşmesi bulunmayan Küçük Antiller’de sömürge kurmaya çalışan Avrupalı korsanlar, Aravaklar’ın tersine savaşçı bir topluluk olan Karipler’in çoğunu öldürdüler, kalanları da başka adalara sürdüler. Karipler’in bir bölümü de Dominikâ Adası’nâ yerleşti. Adanın dağlık ve sık ormanlarla kaplı oluşu Avrupalılar’ın iç bölgelere ulaşmasını engellediğinden, buradaki Yerliler hayatta kalmayı başarabildiler.
17. yüzyılda Hollandalılar adaların bir bölümüne el koydular. İngilizler Barbados, Nevis, Antigua ve Montserrat adalarına; Fransızlar da Martinik ve Guadeloupe adalarına yerleştiler. Ne var ki, Avrupalı sömürgeciler arasındaki savaşlar yüzünden adalar birçok kez el değiştirdi.
Adalardaki nemli, düz ve basık topraklar, şekerkamışı üretimine çok elverişliydi. Avrupalılar, Batı Afrika’dan binlerce köle getirerek tarlalarda çalıştırmaya başladılar, İnsanlık dışı koşullarda yaşamaya ve çalışmaya zorlanan köleler, birçok ayaklanma girişiminden sonra, ilk başarılı köle ayaklanmasını Toussaint Louverture önderliğinde gerçekleştirdiler. Fransız Devrimi (1789) sırasına rastlayan bü ayaklanma ve daha sonra çıkan iç savaş sonucunda, Hispaniola Adası bağımsızlığına kavuşarak Haiti adını aldı.
Köle ticareti 19. yüzyıl başlarında yasaklanmakla birlikte, 1880’e kadar yasadışı yollardan sürdürüldü. Bu kez de Çin ve Hindistan’dan göçmen işçi getiren Avrupalılar, adalarda muz, kakao, kahve ve baharat yetiştirmeye başladılar. Şeker üretimi ise, artık yalnızca büyük işletmelerin ve fabrikaların tekeline kaldı.
1962’de bağımsızlığına kavuşan ilk İngiliz adaları Jamaika, Trinidad ve Tobago’nun ardından, 1960’lar ve 1970’lerin sonlarına doğru öbür adalar da kendi yönetimlerini kurmayı başardılar.
Panama Kanalı’na yakınlığı ve Meksika Körfezi’nde bulunmaları bakımından öteden beri Batı Hint Adaları’na ilgi duyan ABD, II. Dünya Savaşı sırasında bazı adalarda askeri hava ve deniz üsleri kurdu ve adaların içişlerine karışmaya başladı. Örneğin ABD, 1983’te Grenada’daki yönetimini devirmek amacıyla adayı işgal etti. İngiltere de Batı Hint Adaları ile öteden beri yakın bir ilişki içinde olduğundan, II. Dünya Savaşı’ndan sonra, adalar halkından birçok aile İngiltere’ye göç etmiştir.