Ferâiz ilmi, ölen kimselerin geride bıraktığı mirasla ilgili haklardan ve bu mirasın mirasçılar arasında belirli paylara göre paylaştırılmasından bahseden ilimdir.
Ferâiz ilmi, İslâm miras hukukunun adıdır. Ferâiz kelimesi, Arapça “farz” kelimesinin çoğuludur. Farz kelimesi sözlükte, “takdir ve tayin edilmiş şey, belirlenmiş pay” anlamına gelir. Ölen kimsenin geride bıraktığı mallar üzerinde mirasçıların payları önceden belirlenmiş olduğu için buna “farîza/ferâiz”; İslâm hukukunun en önemli kısmını oluşturduğu için de miras hukukuna, “paylar ilmi” anlamına gelen “ilmül-ferâiz” denilmiştir. Peygamber Efendimiz’den (sav) nakledilen bir hadis-i Şerifte,
“Ferâiz öğrenin ve öğretin, çünkü ferâiz ilmin yarısı olup unutulacaktır. Ümmetimden Çekilip alınacak ilk ilim de odur” (İbn Mâce, Ferâiz, 1) buyrulmuştur. Bir diğer hadis-i şerifte de;
“Kur’an’ı ve ferâizi öğrenin ve insanlara da öğretin. Ben aranızdan ayrılacağım gibi ilim de birgün ortadan kalkacaktır. Öyle bir zaman gelecek ki iki kişi bir farîzada ve dinî bir meselede şaşmazlığa düşecek de aralarında hüküm verecek birini bulamayacaktır” (Tirmizî, Ferâiz, 2) buyulmuştur.
İslâm miras hukukunun yani feraizin kendine has özellikleri vardır. Bunların başlıcalarını şöyle sıralayabiliriz:
1 — ölen bir kimsenin anne ve babası daimla onun mirasçısıdır.
2 — ölen bir kimsenin erkek çocuğu mirastan iki hisse, kız çocuğu bir hisse alır.
3 — Normal şartlar altında hiç bir mirasçı, mirastan mahrum edilemez.
4 — Evlatlıklar mirasa hak sahibi değildirler.
5 — ölen bir kimsenin vasiyeti malının ancak üçte biri ile yerine getirilir. Geriye kalan kısmı mutlaka mirasçıların hakkı olarak dağıtılır.